45 gündür evden çıkmıyordum. Ye, iç, yaz, yat. Düşünün aynısından 45 gün: Kalk, ye, iç, yaz… Şunun için anlattım; dolayısıyla

“Çanakkale’de faaliyet gösteren termik santrallerin ve maden ocaklarının çevreye ve insan sağlığına etkilerinin tüm yönleriyle incelenerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi

Kavurucu sıcaklarla baş etmeye çalışırken, başımıza bir de siyasi sıcaklar çıktı. Ekonomi desen konuşulacak gibi değil. Her şey tepetaklak gidiyor.

Yok yok, birine seslenmiyorum. Son günlerde gündemdeydi sülük. Devlete sülük alınacakmış. Sakarya Akyazı Devlet Hastanesi, 17 Mayıs’ta bir ihale açmış.

Geçen “Saylanmaz” başlıklı yazımda, arsa futbolunu İstanbul seçimlerine bağlamıştım. YSK’nın kararı şut atıldıktan sonra (kale direği yerine geçen) taşı içeri

Sayılmaz demek. Haşarı çocukluktan kalma. Şehrin herhangi bir mahallesinde yapılaşma hızla artarken, kalan ufak tefek arsalardan duyulurdu bu ses. Biz

Galler doğumlu Yeni Zelandalı Atatürkçü… Geçen gün turizmci yakın dostumuzun arkasına takılan bir araç evimize geldi. Aracını tanıyıp eve gidiyor

Alnımın üstüne düşen saçları, parmağımla kıvırmaya başladığımı fark ettiğimde, berbere gitme zamanının geldiğini anladım. Doğru berbere. Bizim berber, eskiden muhtarlık

Kazananları kutluyorum. Seçimlerin tek kazananı oluyor malum. Kaybedenlere Milli Piyangodaki gibi teselli ikramiyesi verilemiyor maalesef. Avutabiliyoruz ancak. Gelecek sefere diyoruz,

Çanakkale. Ayhan Gider, AKP’nin şimdiye kadar gösterdiği adaylar içinde Çanakkale için belki de en yüksek profilli aday. Milletvekilliğine tekrar aday

Gambaz/Gammaz demek istiyor mesela. Burukuli/Brokoli, Cürefa/ Cühela, Bekaa/Beka… ve diğerleri… Bunlar dil sürçmesi değil. Yanlış/yalnış, yalnız/yanlız gibi… Okumuyorlar. Gazete, dergi,

18 Mart 1915’te Atatürk bakın nerede? Kendisi anlatıyor: “18 Mart sabahı Müstahkem Mevki Komutanı (Cevat Paşa) Maydos’taki (Eceabat) karargâhıma gelmişti.

Her 18 Mart’ta aynı yanlış bilgiler, aynı resimler. Aynı cümleler. Bürokrasinin 18 Mart yorgunluğu bile aynı. 18 Mart’tan önce çok

Geçtiğimiz cumartesi CHP aday ve proje toplantısına gittim. Kapıda kuyruk olmuş hazirûn tarafından karşılandık. İYİ Parti rozetliler de vardı. Salonda

Alacağım cevaplar belli gibi. İnsanlar mutsuz dolaşıyor. Hatta bir kısmı sokağa bile çıkmıyor. Şöyle gümbür gümbür bir “Çok Mutluyum! diyen

Yazmayım diyorum. Öte taraftaki, yani sol omuzdaki yaz! diyor. Bir kaç başlık gidip geliyor, yazının başlığını acaba ne yapsaydım? Modern

JEOTERMAL İHALESİ İPTAL EDİLMELİDİR! “Jeotermal kaynak yer ısısı olup, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar

Geçtiğimiz hafta bir haber şöyle yalayıp geçti. “Rusya’da kutup ayıları şehre indi, acil durum ilan edildi.” Kuzey Buz Denizi’nde, Novaya

Sonunda siyasi tartışma literatürüne patlıcan da girdi. Hem de ne giriş… Akit Tv’de Manşetlerin Dili moderatörü Fatih Dağıstanlı’nın şu sözleriyle

Bir sosyal medyacı kara mizahı, “gülsem mi, ağlasam mı dedirten tarzda esprilerle bezenmiş sanat” olarak nitelemiş. Diğer sosyal medyacı ise

Hayırlı bir iş için Ankara’daydım. Her gidişimde yaptığımız gibi Anıtkabir’i ziyaret ettik. 45 yıllık arkadaşlarım ve eşlerimizle müze kuyruğundayız. Sarışın

Çok eskiden, “huysuz” emekli amcalar vardı. Diyelim park edilmesi yasak bir yere park ediliyor. Hemen işaret parmaklarını sallayarak, söylenmeye başlarlardı:

Geceler yarı yar / Dört duvar efkâr Geceler yarı yar / Başımda sevdan Vurulur zincirlere / Çareler gecelerde Bir damla bir damla daha 

Oyun olan “adam asmaca”yı kastediyorum. Her yanlışta çöpten adamın bir uzvu çizilir, son soruyu bilemediğinde adamın boynundaki ilmek çekilir… Tatsız