İnsanlık olarak aşk güzellemeleri yapmaya bayılırız. Aşk meselesini evirir çevirir ideale yaklaştırır filmler çekeriz, şarkılar yazarız… Olmazsa olmazdır bizim için.

Geçtiğimiz günlerde bir dostum ile kafeye gittik. Kafenin biyolojik yaşı 18-25 arası iken zeka yaşı 14-20 yaş arasındaydı. Bu ilginç

SOĞUK HAVALAR Havalar yersiz soğudu. Bu yersiz soğuma yüzünden evde otururken kendimi diken üstünde gibi hissediyorum. Daha önce defalarca köşemde

Yaşlı olmak hele hele Türk toplumunda! O kadar zor ki. Şehirler adeta yaşlılar rahat edemesin diye tasarlanmış.  Kaldırımlar Kaldırımlar tam

Zaman makinesi icat edilmiş olsa ve bana “al bakalım git istediğin zaman dilimine” deseler ne yaparım diye düşündüm bugün tekrar.

Zaman makinesi icat edilmiş olsa ve bana “al bakalım git istediğin zaman dilimine” deseler ne yaparım diye düşündüm bugün. Geçmiş

Siyaset ve sosyoloji kuramlarında, büyük bir sermayeyi ve iktidarı elinde tutan küçük azınlıklar elit olarak adlandırılır. Elitlerin yönetimde söz sahibi

x- Abi kendi işimizi niye kurmuyoruz biz? y- Harbiden ha! Sağda solda rezil olacağımıza kendi işimizi kuralım… x- Batarsak da

Dali’nin Kadınları geçtiğimiz Perşembe günü Çanakkale İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde oynandı. Gittim. Gördüm. Senaryonun Zayıflığı Oyunu izledikten sonra senaryonun zayıf olduğunu

Zeynep Bastık ismini daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Kendisi Youtube ünlülerimizden birisi. Aslında Youtube’dan çok daha önce Lüzumsuz Aşk adlı

Sürekli Telefon İnsanı Her ofiste vardır bunlardan. Sürekli çevrimiçi takılırlar. Priz kenarlarında yaşarlar. Şarjlarının bitmesi halinde öfke nöbetleri, sinir krizleri

“Yakala yakalaa” “Vur be yaaa” Sesleri duyar duymaz büronun önüne çıktım. Ellerinde süpürgelerle bekleyen esnaf çarptı gözüme önce. Esnafın “öl

Serpme Kahvaltı’yı okur okumaz “tereyağ üzerine kırılmış yumurta, bal, kaymak…”  gibi şeyler düşünüyorsanız, üzülerek söylüyorum ki, yazının içeriği sizi birazcık

Atatürk’e benzerliği ile dikkat çeken şahsı ilk kez  İzmir Alsancak’ta görmüştüm. Arkadaşlarımla kordonda bir şeyler içmek için oturmuştuk hemen ön

Kuşlar kıskanılası yaratıklar. Uçuyorlar. Mükemmel ötesi bir özellik. “Deniz altımda öyle geziniyorum” gibi bir cümle bile kuramıyoruz biz. Bunun olması

Sosyal Medya Terörüne düzenli olarak maruz kalıyorsanız pazartesi sendromu tanımını en az bir defa duymuşsunuzdur. Tatil günü ertesi; işe, okula

Milli yapay zekamız olmalı. Milli olmayan yapay zeka bizim ülkemizde karşılık bulamaz. Biliyorsunuz batı medeniyeti bilim, teknik konusunda bize fark

Oturduğumuz daire 4 katlı apartmanın en üst katı. Binadaki tek dubleks ev bizim evimiz. Bizim dediğime bakmayın. Kiracıyız. Kiralar can

Çünkü hayat çok masraflıdır. Sabah uyanır uyanmaz mideniz size “beni doyurmalısın” diye yakarışlarda bulunmaya başlar. Kahvaltısıydı, öğle yemeğiydi, akşam yemeğiydi,

Mesela yarın. Yani bugünün güneşi battıktan sonra. Bir başka deyişle yarının güneşi doğduğunda. Gelecekteki gölgeyi görebileceğim. Gölge meselesine gelmeden önce

David Icke adında bir abimiz tarafından ortaya atılan bir teoriye göre. Halihazırda dünyayı yöneten, toplumlara yön veren insanlar düşündüğünüz kadar

Ben çocukken serime kaldığım yerden devam ediyorum. Liseye başladığım sene Antalya’nın en uzak semtlerinden birine taşınmıştık. Bu çılgın semtte sosyalleşebileceğim

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi(PM) Üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Eren Erdem, geçtiğimiz gün tahliye edildi. 489 gündür Silivri Cezaevi’nde

“Adamım oyun açayım mı sana?” o an sevinçten havalara uçacak gibi olurdum. “Oluuur” derdim sırıtarak. Araba yarışı açardı hemen. “Önce