2019’a ışık hızıyla ilerliyoruz. 2019 yılında herkesin gözü kulağı yine, yeniden MODA’da olacak. Çünkü şeklimize önem veren bir milletiz ve

-Başınız sağ olsun. -Sağ olun. -Başınız sağ olsun. -Sağ olun. -Başınız sağ olsun. -Sağ olun. Mehtap teyze kollarımın arasından kayıverdi.

Burada yaşadıklarım, yaşıyor olduklarım veya yaşayacaklarım… Hiçbirisi gerçek değil! Bu bir rüya… Sadece bir rüya…. Rüya gördüğümün farkındayım. Bu yüzden

Şuur kaybı yaşanan anlar olur. O an, o haldeydim.. “Bakar mısınız?” diye üst üste avazım çıktığı kadar bağırdım. Hemşire :

Görevli : Arkadaşlar yavaş yavaş çıkarıyoruz. Mavi-kırmızı ışıklar göz kapaklarıma vuruyordu. Görevli : Bir, iki, üç! Üşümeye başladım… Az önce

Arabanın camlarına vuran yağmur damlalarını izliyordum. Güne başladığımız güzel hava yerini kara bulutlara bırakmıştı. Şelale : Tatlım Erdem’i arayabilir misin?

Şelale : İçine sindi mi? Talaş  : Eveet!!! Çok iyi oldu ya! Hem ucuza geldi hem de araba güzel!! Şelale

Şelale : Görüşürüz Aşkın Bey. Aşkın Bey’in ofisinin bulunduğu plazanın önüne çıktığımızda çığlık atmamak için zor duruyorduk. Projemiz onaylanmıştı ve

Şelale : Günaydııııııııııııııııııııın. Bir gözümü -güç bela- açtım. Şelale : Şu pencereyi açalım. Temiz hava girsin… Talaş  : Yaa üşüdüm!!!!

Birisi ile yollarınız ayrıldığında canınız yanar. Üst üste, ızdırap dolu birkaç gece geçirirsiniz. Bu ızdırap dolu  birkaç gece, ayrılık sonrası

(Telefon çalar) Şelale : Efendim. Talaşcığım. Talaş  : Şey.. Iııı. Üşüdüm de biraz… Şelale : Benim dolabıma bak. Ne istiyorsan

Kapı eşiğinden izliyordum. Talaş  : Yaa… Utanıyorum. Tunç   : Saçmalama. En sevdiği grubu sahne önünden izleyen fanboy heyecanı ile banyo

Talaş   : Tanıştırayım Türem. Tunç    : Merhaba. Törem. Türem : Türem. Türem. Ü ile. Tunç    : Haa. Ne biliyim ya

Çılgınlar gibi dans ettik. Bol kahve, bol soğuk çay… Gece’nin ilerleyen saatlerinde yeni insanlarla tanıştık. Gayet güzel bir ortamdı. Bir

Dat, dat, dat.. Tunç    : Talaaaaş. Geldiler sanırım. Çıkalım mı? Talaş   : Geldim geldim! Üstümü başımı asansör aynasından kontrol ettim.

Bu bir savaş… Burada sadece güçsüzler ayakta kalır… Acımak yok! Kibarlık yok! Anlayış göstermek yok! Vicdan yüktür… Gerçekten gitmek isteyenler,

Dıııt. Dıııt.. Dıııttt. Talaş  : Efendim. Şelale : Aa uyandırdım mı tatlım kusura bakma. Talaş  : Yok yok sorun değil.

Boğaz manzaralı lüks bir restoran, çift olarak katılmanın icap ettiği bir iş yemeği, lüks restoranın kapısında üşüye üşüye sigara içmeye

Hızlı adımlarla yürüdüm. Heyhat’a girdiğimde bir oh çektim. Şelale yalnızdı. Şelale : Talaşcım hoş geldin. Talaş  : Hoş bulduk. Eee

“…Bazen bir şeyler olmuyordur. Bu olmayan şeyler -her neyse onlar- olmamaya bir kere başlamış ise eğer zorlamanın pek bir manası

Güzel manzaralı bir köşeye oturduk. Denizi, ormanı gören; salaş diyebileceğimiz bir restorana getirmiştim Seda’yı. Bütün o özensiz duruşuna rağmen gayet

Kahvelerimizi beklerken odayı inceliyordum. Bu sırada tekrar kapı çaldı. Medyum beyin asistanı Nurdan Hanım misafirleri bizim olduğumuz yere buyur etti.

Talaş  : Şelale saçmaladın iyice. Şelale : Ya kızım manyak mısın büyü falan değil diyorum. Taksi!!! Hey!! Dur dur dur!

“Seda mevzusunu anlatma gerçeği”nden kaçış yok. Bunu anladım. Bazen, bazı durumlarda, insan kendi içerisinde mevzuları çözer, nihai bir sonuca ulaştırır