Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elçin Durmaz

Şefkat Tokadı

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar:

  • “ bu kuş senden şikâyetçi neden kırdın kanadını?”

Derviş kendini savunur:

  • “ Sultanım ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı. Yanına kadar gittim. Yine kaçmadı. Ben de teslim olacağını düşünüp üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı o esnada kanadı kırıldı”
  • Bunun üzerine Hz Süleyman kuşa döner ve der ki

“ bak bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolun kanadın kırıldı diye şikâyet ediyorsun”

Kuş’un kendisini savunması Hz. Süleymanı şaşırtır.

“ Efendim ben onu derviş kıyafetinde görünce kaçmadım. Avcı olsaydı kaçardım. Derviş olmuş birinden zarar gelmez diye düşündüm”

Hz Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı hemen dervişin kolunu kırın”der . Yaralı kuş o anda “ Efendim sakın öyle bir şey yapmayın “diyerek öne atılır.

“Neden “ diye sorar Hz. Süleyman ve kuş şöyle açıklar

  • Efendim kolunu kırarsanız kolum iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üstündeki derviş hırkasını çıkartın…Çıkartın ki benim gibi kuşlar kanmasın

Hani böyle kalabalık ve gürültülü bir yerde bir kişi diğer kişiye sert bir Osmanlı tokatı atar ve o sesten dolayı tüm kalabalıktan çıt çıkmaz. Hayat durur adeta. İşte kıssalar da bana hep bu etkiyi yapar. Okuduktan sonra uzun bir sessizlik kaplar her yerimi. Şefkat tokadı iner yüzüme. Peki sizce de  “Her sakallıyı deden sanma’nın” ruh bulmuş hali değil mi bu kıssa?

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki ne gördüğümüz bedenler gerçek ne de merakla izlediğimiz hayatlar. Teknolojinin pençesine kanadını kaptıran kuş gibi değil miyiz hepimiz. Daha gözümüzü açtığımız gibi başkalarının hayatlarına merakla bakmıyor muyuz? Yapmıyorum diyeni yürekten alkışlıyorum. Her yerde mükemmel anneler, ebeveynler, harika çocuklar, dört dörtlük yemek sofralarında insanlar, doğum günlerinde alınan hediyelerin boy boy resmi. Ne güzel demişler “ başkalarının hayatlarını çok merak ediyorsan kitap oku “ diye. Ama bize sosyal medya kitap okumaktan daha kolay geldiği için kitap kokusundan mahrum yaşıyoruz. Oysa özenmeye, kıyaslamaya sürüklendiğimizi fark edemeyecek kadar bir girdaptayız. Bir tarafta kendi hayatımızın yuvarlanıp gittiğini unutup her gördüğümüz hayatı dedem sanıyoruz.  Bir tane mutsuz insan paylaşımı olmadığının nedenini bile düşünemeyecek kadar kapatıyoruz savunma mekanizmalarımızı.

İçimi çok acıtan bir haberle karşılaştım yakın zamanda. Amerikalı youtube bir anne çocukları video çekimlerinde istediği davranışları yapsın diye biber gazı sıkıyormuş. İnanılmaz. Bizim gibi meraklı insanlar izlesin ve ona para kazandırsın diye bir anne evlatlarına bunu yapıyor.  Ve tabi ki istismar suçundan yargılanıp suçlu bulunuyor ki biber gazı sadece yaptığı bir eylemin adı.  E bu kadını izleyenler düne kadar mükemmel anne diye özenip kendi anneliğine haksızlık etmedi mi? Yazık ki her kusursuz sandığımız hayat bir off tuşu kadar. Arkası muamma arkası meçhul arkası hüzün… Saçının teline zarar vermekten aklımız gidin evlatlarımıza bunu yaptıracak olan nokta neresi acaba diye sormuyor değil insan. Biz ne zaman böyle olduk. Biz ne ara hırkasına güvendiğimiz kuş gibi kanadımızı kırdırdık. Ve biz ne zaman şefkat tokadına bu kadar muhtaç kaldık.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech