Kartaca Yıkılmalıdır!

Konu hayat pahalılığı ancak niye Kartaca Yıkılmalıdır? “Nerden çıktı şimdi Kartaca falan… Tuvalet kağıdı olmuş 60 TL… Ne Kartaca’sı…”

Durun durun, sakin olun. İzah etmeye çalışayım. (Bu arada, o 60 TL’lik tuvalet kağıdı 32 adet. En pahalı markanın en çok adetlisi… Daha bunun alt markaları var. İki katlısı, 3 katlısı var… Sinirlenmeyin her şeye… yani bütçeye göre tuvalet kağıdı var. Ha yumuşak olur, zımpara gibi olur ben bilemem. Var mı? Var!)

Biri kağıt işini çok abarttı. Hemen celallenmemek lazım. Baksanıza Nihat Doğan bile emperyalistlere karşı savaşırken tuzak kuruluyor kendisine… Nihat Doğan yıkılırsa işimiz iş… Adam kapı gibi duruyor, oyunlara karşı.

Mesela, şu Çiftlik Bank hikayesinde de “imajdan sorumlu zat” gururla “Türkiye üzerine oynanan oyunlardan” söz ediyordu. Kardeşim inek minek ayağına, milletin paralarını çarpmışsınız, Oyunun büyüğü sizde…

Değil mi efendim… Sakinleştiniz mi?

Hayır mı? Yazmayım yani.

Konya’da bir televizyon sunucusuna yaptıkları gibi yapmayın canım… O ne? Diyeceksiniz… Zamlardan söz edince bir trol atlamış tabi. Büyük oyunu görmüyor musun? falan diye ayar veriyor. Sunucu son derece mütedeyyin… Kardeşim, Türkiye’de üretilen mala bu ne zam, dolarla mı üretim yapıyorlar… Bunu söyleyince oyuna mı geliyorum yani… Diyor. (Türkiye’de üretilen bir tarım ürünü var mı artık, bunu da ekleyim. Kulak arkasında kalsın. Her girdi dövizle…)

Konu dağıldı ama iyi dağıldı bence. Pek çok konuya girip çıktık. Toparlayalım.

Kartaca Yıkılmalıdır! (Ceterum censeo Carthaginem esse delendam)

“Romalı senatör Marcus Porcius Cato’nun lâfı bu. Bütün söylevlerini bu sözlerle bitirirmiş. Her neden bahsederse bahsetsin, lâfı “Kartaca yıkılmalıdır”la bağlarmış. Boş verin başka her şeyi, esas mesele budur, manasına.”

Bu kadarı tanıdık geldi mi? Gelmediyse devam…

“Siyaset literatüründe “Ceterum censeo” (Bu arada kanaatimce) sözleri, takıntıya dönüşmüş bir talep veya kanaati simgeler. Düşmanıyla büyülenmiş bir zihniyet dünyası… (Tanıl Bora, Birikim Ağustos 2015)

Laf şuraya geliyor aslında; kendi kendine düşmanlar yaratmak!

Bu arada… duvar.com.tr’den Bahadır Özgür, yazısında şöyle diyor konuyla bağlantılı: “Zira Kartaca yıkıldı, ama söylemi baki kaldı. Modern zamanlarda otoriter iktidarlar da her sıkıştığında safları tahkim etmek için sıkça başvuruyor bu kullanışlı formüle. Bize de yabancı değil. Recep Tayyip Erdoğan’ın retoriği en iyi örneklerden birisi. Karşılaştığı iç veya dış, siyasi veya ekonomik hemen her sıkıntıyı Kartaca’ya bağlamakta son derece mahir. İşe yaradı mı, şu ana dek evet, yaradı. Ne var ki, bir Neron çıkıp ortalığı ateşe verene kadar…”

Kimmiş o Neron? BİM. Evet, Birleşik İslami Marketler… Yok yok, öyle değilmiş vakti zamanında yalanlamışlardı. Tartışmalar var tabi… Bulgur İrmik Mercimek diyen var, sahibinin ismidir diyen var… Ama doğrusu Birleşik Marketler A.Ş. imiş.

İşte BİM, Kebir Tereyağı 18.5 TL deyince… Vatandaş dellenmiş iyice…

Şikayetler var:

“BİM market ülkemizde yaşanan kur artışını kriz değil de haksızlığa çevirmiş durumda. Bu nedir a dan z ye bütün ürünlere zam getirilmiş. Geçen ay 36 TL’ye aldığım sıvıyağ 43 TL’ye, el deterjanı 2,25’den 3,75 TL’ye peçete 1.95’den 2,95’e çıktı. Siz bu şekilde mi ülkenize hizmet edip bu savaşı fırsata dönüştürüp zam üstüne zam yapmışsınız yazıklar olsun. BİMER ve Cumhurbaşkanlığına şikayet edeceğim.”

Bir başkası: “BİM marketlerin dolar bahanesiyle milleti saf yerine koymasından gına geldi. Yurdum salça diye markaları var adı Yurdum ama dolara göre artıyor fiyatı ayıp ya.”

Bahadır Özgür şu tespiti yapıyor: “Nihayetinde ekonomi siyasete benzemiyor, vatandaş duyduğu değil, doyduğu yerden konuşmaya başlıyor.”

Bu Kartacalı Trump fazla olmaya başladı, yıkılmalıdır acilen!