Sansi’nin dediği gibi “rapçiler artık gerçekten çete Türkiye’de.” Her arabada, her cafede, her barda dönüp dolaşıp rap müzik çalıyor. Gerçi

Bakımsız bir odanın tam ortasında; eski, tahta bir sandalyede oturuyordum. Şöyle bir kafamı çevirdim olan biteni anlamak için. Oda zemin

Bir milletin bağımsızlığını anlatmak, mücadeleyi, azmi, kararlılığı görüntülere dökmek zor, bir o kadarda meşaketli bir iştir. Yazılan senaryolar, anlatılmak istenenler

Geçtiğimiz günlerin birinde, düşünceler bu şekilde çıkış buldu dudaklarımın arasından. Normal şartlarda topyekün içimden düşünürüm. O gün ne oldu, ne

“Beden temiz değilse ruh arınamaz” gibilerinden dandik bir sözüm yok FAKAT duygular ve beden arasındaki ilişkiyi kendi başınıza keşfedebilmenizi için

Emlk : Ooooh. Mis valla. Yeni temizlendi. Deterjan kokuyor. Erdem : Deterjandan çok rutubet sanki bu koku. Doğruca balkona yöneldim.

Delirdik galiba biz ama farkında da değiliz. Baya top yekün delirmiş olabiliriz. Delirmemiz için çok fazla da sebep var. Aşkından

Sabah uyandığımda, kendi kendime, bu şekilde bağırdım. Yüksek sesle, avazım çıktığı kadar. Gerçekten çok sıkıyor beni böyle şeyler. Ev buluyorsun,

Geçtiğimiz günlerde beyin ile ilgili bir belgesel izledim bu belgesel daha çok hafıza üzerine yoğunlaşmıştı. Hafızamıza bir şeyleri nasıl kaydettiğimiz,

Güzel kızım Maya’nın ilginç bir alışkanlığı vardır. Ayakkabıları yer. Her ne kadar bu alışkanlığı ile ilgili -kendimce- “butik jungiyen” yaklaşımlar

Geniş zamanlı kiracıyımdır. Eskiden de kiracıydım, muhtemelen, bundan sonra da kiracı olacağım. Kiracı olarak da ölürüm büyük bir ihtimal. Zaten

Bir Kötülük Korosu mu diye düşünüyorum bazen “bu toplum”. Bana ayrılan yerden bu şaşalı koroya bakıyorum dikkatlice, iyice inceliyorum tepeden

Tunç “Ah” dedim kendi kendime. “İşte böylesine bir an’a şahitlik ediyorum nihayetinde.” Çaresizlik değil ama bir tutukluk durumuydu bu “an”

Bugün, Daria Kyryliuk isimli manken ve arkadaşlarının Çeşme’de, özel bir sahil işletmesinde çalışanlar tarafından dövülmesi hadisesi gündeme düştü. Görüntüleri izledim

Yeni Yasa Şöyle Diyor: Bilişim araçları kullanarak işlenen suçların önüne geçilmesi konusunda hali hazırda bulunan yasalar aksak kalıyor. Yeni yasa

“Biz saksıda mı yetiştik?” diye oldukça bitirim bir laf vardır bizde bilirsiniz. İnsan saksıda yetişemez tabi ama saksıda yetişmiş gibi

İdris Küçükömer’in “Düzenin yabancılaşması” kitabının kapağını gördüğümde çok kışkırtıcı bulmuştum. Bu kışkırtıcılığın neticesinde okumaya başladım kitabı. Şöyle diyor Küçükömer: Türkiye’de

Vergi Dairesinin bunaltıcı sıcağa karşı koyamayan büyük salonunda beklemeye başladım. Benim dışımda bekleyen 10 kadar insan daha vardı. Kağıtlarla kendine

1950’li yılların ünlü genelev patroniçesiymiş Lüks Nermin. Öyle her önüne gelenin geldiği randevu evi tiplerinden de değilmiş işlettiği randevu evi.

Hayat Bilgisi dersinde kocaman harflerle yazılmış ATATÜRK’ÜN HAYATI başlığı ile tanıştım bu tarih dedikleriyle. O gün bugündür çok severim. Tarihe

İsmet Öngün 1950 yılı, güz vakti dünyaya gözlerini bebek olarak açmış bir insan-evladıdır. 1965 yılına kadar, bir şekilde koruyabildiği insanlığından,

Ekranlara çıkmasının yasaklanması sonrasında verdiği bir röportajda şöyle demişti Seyfi Dursunoğlu. “Bunun nedeni yaptığım iş değil. Nedeni, bir fikir anlaşmazlığı

Bu cümle, 14 Temmuz Ulusal Günü törenleri sonrasında eşi ile beraber yürüyüşe çıkan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u çevreleyen protestoculardan biri tarafından

“Bir an delirdiğinizi düşünürseniz sadece dinlenin. akıştaki negatiften oluyor. Bi delilik yapıp hayatınızı karartmayın. yalnız kalın ve dinlenin. yazdıklarımı sorgulamayın