Geçilmesi güç bir engelin iki yakasını bağlayan yapı……Köprü kelimesinin anlamlarından sadece biri. Tasavvufta ise cennet ile dünya arasındaki geçişi sembolize ederken bize yolun sonunun tamamen bağlama , birleştirme kavramlarına ulaşmasına sağlıyor gibi her bir kelime. Anlamlar çeşit çeşit ama gidilen yol tek. Birleşmek.
Tarihin en eski köprüsü de olsa son teknoloji köprüde olsa yapılış nedeni her zaman iki yakayı bir araya getirmek olmuş. Ne garip ki bir araya gelemeyen ,kavuşamayan yakaların en büyük umudu köprüler. . Hikayesi olan nice köprü var. Çoğu kavuşulamayan aşklar için yapılmış çoğu da sevgiyi temsil etmek için tek tek inşa edilmiş. Ya da zulümden kaçarken barışa geçmek için dizilmiş tüm taşlar tek tek. Üst üste konan her bir taş umuda konan damla gibi. Sonunu bile düşünmeden yeter ki birleşilsin motivesiyle konulan her bir köprü mecazda da öyle midir? Neden köprünün altından çok sular akar o zaman . Hani umut nerde hani hayaller? Biz tüm hakikatimizi köprünün üstüne verirken ne zaman vardık o köprünün altına. Gözümüzü altından akan o suların hesabına ne ara diktik.
Bir kelimeyi aldık bir deyimin içine attık ve her şey hayalden hayal kırıklığına dem vurdu. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması kötü müdür insan fıtratında? Belki de değişen tüm dünya kimliğinin en özel mesajıdır o sular. Ne sular aktı be deriz güncellenmiş durumu anlatırken . Ya da hırsımızı dillendirirken suların niceliği kadar mı gerçekten . O zaman sağlamlığı için dökülen her damla ter adil bir dava mı.? tüm dikenimizle söyleriz hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını. Bana değişim sana hayal kırıklığıdır belki. Köprülerin üstünü yaparken ,ayaklarının sağlamlığını düşünürken akışta her şey sadece altından akan . herkesin kendi köprüsü kendi sağlamlığı kadar değil midir?
Oysa bilir misiniz ki ben son yazımdan bu yazımı yazana kadar bu köprülerin altından ne sular aktı.