Hikayenin ilk bölümünü okumak için buraya tıklayabiliriniz.
Uşak
Yok yok tam zamanında geldin. Hadi gel Rauf Bey’ yukarda.
Salona girdiklerinde bir süre fark edilmeyi beklediler. Gazetelere dalan Rauf Bey’in fark etmesinin epey zor olduğunu anlayınca lafa girişti uşak.
Uşak
Rauf Bey, yeni bahçıvan geldi. Sabah gelsin konuşalım demiştiniz.
Rauf Bey kafasıyla onayladı. Sen çıkabilirsin dedi sonra. Uşak çıktıktan sonra ayağa kalktı Rauf Bey yavaş yavaş yürüdü konağın pencerelerine doğru.
Rauf Bey
Kaç gibi gel demiştim sana?
Bahçıvan
12 efendim.
Rauf Bey dönüp duvarda asılı olan saate baktı. Saat tam 12:00’ı gösteriyordu. Pencereden dışarı baktı sonra. Güneş tam tepedeydi.
Rauf Bey
Güzel! Tam zamanında gelmişsin.
Rauf Bey bahçıvana, isteklerinin yazılı olduğu bir kağıt uzattı.
Rauf Bey
Aşağı in yerleş. Sonra hemen işe koyul.
Bahçıvan
Tamam efendim.
Bahçıvan heyecanla çıktı odadan.
Bir sigara yaktı Rauf Bey. Kahvesinin kalanını eşlik ettirdi sigaraya. Anılar geldi hatırına gözleri doldu…
Saate ilişti gözü. 12:00.
Sigarasından derin bir nefes aldı.
Bir türlü geçmiyorken zaman, nasıl geçecekti Mesude hanımın acısı?