Başkan konuşmaya başladı…
“Saygıdeğer Beyçıkın halkı ne mutlu bize ki bu güzel günü birlikte paylaşıyoruz. Bu sürecin mimarı hepimiziz.”
Bu kısımlar benim yazdığım metinde bulunuyordu. “Bak köfteye” diye geçirdim içimden. “Okumuş çıkmadan!”
Tunç : Selam Talaş.
Talaş : Selam Tunç hoş geldin. Arkadaşlar izin verin geçsin arkadaş benim yanıma geliyor.
Güvenlik kenara çekildi. Tunç bana doğru yürümeye başladı.
Tunç : Vaay havalı hissettim.
Başkanın konuşmasını dinlemeye devam ettim…
“Bir yanımda Sevgili eşim… Yine aynı yanımda partimizin Kadın Kolları Başkanı Leyla hanım.”
Tunç : Aslında ortada olanın söylemesi gereken bir sözü kenarda olan olarak söyledi…
Talaş : Sus allah kahretmesin!
Tunç : Sen yazmadın dimi o metni?
Talaş : Tabiki hayır. Bağımsız konuşuyor.
Tunç : Keşke konuşmasaymış… Neyse!
Başkanın konuşması devam ediyordu. Bolca kelime hatası ve “ıııı” “şeeey” dolu cümlelerle konuşmasını bitirdi. Alkışlar arasında halka el sallayarak kürsüden indi.
Tunç : Ya ben çok seviyorum bu seçim sepet işlerini.
Talaş : Niye yahu. Büyük angarya geliyor bana da…
Tunç : Yok ben acayip hissediyorum ya. Herkes birbirine kenetleniyo falan. Yalnız hissetmiyorum. Ayrıca seçimlere özel jargonlar falan oluşuyor. Mükemmel bir şey bence. Keşke sürekli olsa.
Talaş : İlginç.