Nöbetçi Eczaneler
Geçtiğimiz cumartesi CHP aday ve proje toplantısına gittim. Kapıda kuyruk olmuş hazirûn tarafından karşılandık. İYİ Parti rozetliler de vardı. Salonda bu kişilerin daha sonra bir süre oturma yeri bulmakta zorlandıklarına şahit oldum.
Ucu ucuna yetiştiğimiz toplantı mekanında ‘Basın’ olarak ayrılan yere oturduk diyemem. Çünkü ayrılmış bir bölüm yoktu. Sandalyelerin bir kısmı diğer konuklar tarafından götürülmüştü.
Daha sonra ilgisiz bir yerde ‘Basın’ yazan ayaklı stand bizim arkadaş tarafından bulundu. Ama iş işten geçmişti. Muhabir arkadaşların çoğu genç zaten, sıkıntı olmadı. Ayakta görevlerini ifa ettiler çok şükür. Ben de bir şekilde oturdum. Oturmasam olur tabi ama ayakta not almak zor. Malum, halâ kalem kağıt kullanıyor bizim kuşak.
Sunucu toplantıyı açtı. Uzun bir konuşma yaptı. Çoğunluğu kadınlardan oluşan kitlenin ajitasyona ihtiyacı yok diye düşündüm. Sunucu konuştukça sanki salonun sıcaklığı arttı. Neyse bitirdi. Ceketimi çıkarmışım.
Sahneye önce Ali Uyanık çıktı. “İyi insanlar hoş geldiniz” diyerek, İYİ’lere bir selam çaktı. Sonra Martın sonunu beklemeden “Sürgünlere su yürüdü.” deyiverdi. Çok alkış aldı. Ardından Rıdvan Uz, “Sayın Ülgür Gökhan’ı desteklemekle ne kadar iyi bir iş yaptığımızı gördüm” dedi.
Sonra Özgür Ceylan; iktidarın Çanakkale’yi çok istediğini ama almadığını, kent halkının değerlerine bağlı kalmakta çok inatçı olduğunu, aynı inadın Başkan Ülgür Gökhan’da olduğunu, bu nedenle başkanın halkıyla bütünleşmiş olduğunu belirtti.
İsmet Güneşhan; 1968’de kentin “ilk yakışıklısı” olarak sosyal demokrat bayrağı diken Reşat Tabak’ı andı. İsmail Özay’ı hatırlattı. Ardından sözü Ayhan Gider’e getirdi. Vekillik döneminde bir hizmetini görmedik dedi. Yeniden vekil adayı olmadı dedi. Siyaseti kafasında bitirmişti dedi. 2019’da belediyeye aday olmamıştı ama tepeden aday yapıldı dedi. Kendini emekli etmişti dedi. Başkan olma ihtimali sıfırdır dedi. %65 ile kazanacağız diyerek iddiasını ortaya koydu.
Salon çok ısındı il başkanının bu iddialarıyla. Canlı bir alkış aldı başkan. Ardından sunucunun şovu geldi… Şiirler, hamasi anonslar. Herkesin sabırsızlıkla başkanı beklediğini biliyorum. Salonun tansiyonu o yönde.
Ama sunucu abi yine sahne aldı, (yoksa rol çalıyor mu demeli?) şiirler okudu, zaten ajite olmuş kitleyi canlandırmaya çalıştı falan…
Yanımdaki abime “bu bir ceza olmalı” dedim. “Ağır ceza” diyerek beni onayladı yanımdaki duayen gazeteci abim… Sıcak bir yandan, basık tavan bir yandan epey bir süre gülmüşüm… İyi geldi gülmek, açıldım biraz…
Serdar Soydan geldi sonra. İktidara çok sıkı giydirdi. Verdi veriştirdi.
Sonra Muharrem Erkek; Ülgür Gökhan, TOKİ’yi Çanakkale’ye sokmayan insandır dedi. Alkışlar müthişti. Bu kentin hakkını ve hukukunu korumuştur dedi. Kentini özgürlüğünü korumuştur.
(Tabi şunu da işitmek isterdim herhangi bir konuşmacıdan: Ülgür Gökhan, kendi şehrinde dışarıdan gelmiş/bindirilmiş kıtalar tarafından hakarete uğramış daha sonrasında konuşturulmamış bir başkandır. Ki, bu kentin sakini olarak, hepimize yapılmış bu hakaretin tekrar kayda girmesini isterdim.)
Sonra tanıtım filmi geldi ekrana. Kente nasıl sahip çıkıldığını gösteriyordu. Hem biraz oksijen alayım hem de otelin önündeki insanlar ne yapıyor diye, arka kapıdan çıktım, öne geldim. Otelin önü dolu. Yolun karşısı kordon tarafı dolu.
En nihayet, 14.00’te başlayan toplantıda saat 16.00’ya yakın Ülgür Gökhan sahnede.
(Otelin önünde iki büyük ekran var. Ses sistemi muazzam. Ancak, küçücük sahnedeki konuşmacının arkasına kocaman bir video led ekran koyarsanız onun ışığı öndeki kameraların diyaframını etkiler. Elektronik hata affetmez. Sonuçta ara ara yüzü görülen, karanlıkta kalmış bir konuşmacı yansır o büyük video led ekranlara… Bu benim kişisel eleştirim olsun.)
Evet Ülgür Gökhan sahneye çıktı ve ne oldu?
Aynen şu oldu:
Hani sürekli görmeseniz de var olduğunu bildiğiniz, gördüğünüzde de rahatladığınız bir büyüğünüz, akrabanız olur ya…
‘İyi ki var’ dersiniz ya onun gibi…
Ol nedenle diyorum ki,
Ülgür Gökhan, Hâlâ Kentin En Yakışıklısı.
