Sigara yaktım. Bir süre sessizce yürüdük. Tunç cevap vermemişti. Söylediklerimi tekrar düşündüm. İstemeden incitmiş olabilme ihtimalim üzerinde durdum. “Yoo. Hayır. Gayet isteyerek incitmiştim. İncinmeliydi. Acı çekmeliydi. Bu davranışın geçen yıllar boyunca bizzat kendisini önemsizleştirdiğini anlamalıydı.”
Tunç : Haklısın sanırım.
Erdem : Anlamadım?
Tunç : Haklısın diyorum. Sanırım da dedim ama sanmıyorum eminim. Bencil miyim acaba biraz? Empati yapamıyor muyum?
Erdem : Aslında değilsin lan. Gerçekten bak. Sen hiç bencil bir insan değilsin. Empati yapabilen de birisin ama sanki bazen ayarın kaçıyor. İnsanları bilerek isteyerek yolun kenarına uçuruma itiyorsun. Aslına bakarsan bu sadece bir tercih olsa buna saygı duyarım ama değil!
Tunç : Nasıl yani?
Erdem : Yanisi şöyle hayatına kimseyi almasan. Kimseyle görüşmesen bu anlaşılabilinir hatta ve hatta saygı duyulabilir bir şey olur ama sen senin için önemli olmaya başladığında vazgeçiyorsun bir şeylerden. Bu biraz kötü bir şey!
Tunç : Harbi lan. Erdem ideal insansın yemin ediyorum!
Erdem : Al işte. Olum ideal insanım falan demiyorum. Ben de beş para etmez bir adamım ama yani seni dışardan gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Yargılama yok burda!
Tunç : Tamam lan tamam.
Sessizce yürümeye devam ettik.
Tunç : Bafi’yi satmadım yine de söylediklerinde tamamen haklı olduğunu bilmeni istiyorum. Aslına bakarsan Bafi’yi asla bırakamayacak olmamın sebebi de söylediğin meseleden pek farklı değil. Bafi’yi sadece seviyorum. O da beni çok seviyor. Katlanmak zorunda olduğumu hiç hissettirmedi bu hayvan bana o yüzden -hala- en başta olduğu kadar önemli benim için. Sen de öyle! Yer işgal etmiyorsunuz. Önemlisiniz ama kendi sınırlarınızda. Bu çok önemli bir şey bana sorarsan. Sizin toprak bütünlüğünüze saygı duyuyorum siz de bana bu yüzden önemlisiniz.
Erdem : Talaş öyle değil miydi?
Tunç : Hayır. Olum Talaş senin arkadaşın sana öyle geliyor olabilir ama sevgili olmak başka bir şey! Şelale’den ayrıldığında “ne kadar dallama olduğunu” düşünmüştüm ben sonra sonra empati yapabildim sonuçta senin Şelale ile kurduğun ilişki benim onunla kurduğum ilişkiye oranla oldukça farklı.
Birden durdum. Tunç bir süre yürümeye devam etti. Fark ettiğinde durup bana yine aynı bön bakışları attı.
Tunç : Ne oldu lan yine?
Erdem : Talaş’ı hastaneye kaldırdık geçen gün.
Tunç : Nefes alıyor mu?
Erdem : Evet de ne alaka yani?
Tunç : Nasıl ne alaka? Nefes almak önemli bir enstrüman olum!
Erdem: Enstrüman mı? Bu mu lan bulabildiğin en uygun kelime?
Tunç : Ne olum nefes almak?
Erdem : Hayati bir fonksiyon. Hayır neden enstrüman olsun yani ne saçma?
Tunç : Olum iyi kullanan var kötü kullanan var. Doğuştan yetenekli olan var, sonradan kendini geliştiren var…
Erdem : Eee?
Tunç : Enstrüman özelliğidir bunlar.
Erdem : Boş konuşmaların neticesinde acıktım. Gel şu dönerciye girelim.
Tunç : Girelim hadi.