Erdem telefonunu eline alıp kalktı. Kolundan yakaladım.
-Burda konuşsana.
+Talaş saçmalama ben yazmadım diyorum!!
-Yaa tamam inanıyorum ama burada konuş.
+Tamam.
Dıııt. Dııt.
-Efendim.
+Merhaba Seda. Nasılsın?
-İyiyim teşekkürler telefonumu değiştirmek zorunda kaldım rehberim silindi isminizi söyler misiniz?
+Erdem ben.
-Hah Erdem. Tamam hatırladım. Naber nasıl gidiyor?
+Nasıl gitsin aynı iş güç falan. Senin nasıl gidiyor?
-Aynı benimde devam. Hehe.
+Sana bir şey sormak için aradım.
Erdem konuyu detaylıca anlattı. Bu arada telefonunu hoparlör moduna aldı. Sedanın söyleyeceklerini ben de duyabilecektim. Erdem’in konuşması bittiğinde telefona birazcık daha yaklaşıp Seda’nın cevabını beklemeye başladım.
-Hmm. Çok garipmiş ama ben herhangi bir yere yazı falan atmadım. Hatta anılarımı yazmak gibi bir adetim de yoktur.
Dayanamayıp söze atıldım.
-Seda merhaba benim adım Talaş. Sana bir soru sormak istiyorum Şelale’nin kim olduğunu biliyor musun?
-Şelale! Hayır. Böyle birisiyle hiç tanışmadığıma ya da duymadığıma eminim. Zaten orjinal bir işimmiş. Sizin isminiz gibi.
Erdem hoparlör modunu kapatıp telefonu kulağına götürdü. “Teşekkürler Seda. Endişelenilecek bir durum yok ama merak etme. Görüşürüz. Kendine iyi bak.”