Gözümü açtım. Duvar saatine baktım. 22:20.
Hızlıca kalkıp yatak odama geçtim. Dolaptan uzun zamandır giymediğim kotumu aldım. Güzel bir t-shirt ve kapüşonlu sweat ceketimi giydim. Odadan çıkmadan önce yatağıma fırlattığım kıyafetlere baktım. Kumaş pantolon, beyaz gömlek, pantolon cebinden sarkan kravat ve ucube diyebileceğim bir palto. Sanıyorum ki bütün bu paçavralar yıllar yıllı beni boğmaktan başka hiçbir halta yaramadılar.
Reddedilen bir kimliğe o kimliğin isteklerini harfiyen yerine getirerek direnmeye çalışmak ne acı. Böyle durumlarda; insan, taviz vermeyecek tarafın her seferinde kendi olacağı yanılgısına düşer. Gücü yettiğince direnir. Bu hâl; uzun seferlerin ardından ülkesini bıraktığı gibi bulamayan bir kumandanın kaderine benzer. Benim durumum da hemen hemen böyleydi. Ne geri dönebileceğim bir ben, ne de değiştirebileceğim bir şeyler kalmıştı. Bu araf zamanlarında -istemeyerek de olsa- bir gerçeği kabullenmek zorunda kalmıştım. Giydiğim üniforma ya da her gün gittiğim ofis! Bunlar doğası gereği taviz veremezdi fakat beni değiştirebilirlerdi hem de ben farketmeden. Yavaş yavaş.
Evden dışarı çıktığımda barlar sokağına gittim. Birkaç sene öncesine kadar sıklıkla takıldığım bir bara girdim. Çalışanlar, takılanlar herkes değişmişti. Bir umut gözümle sokağı taradım ne bir tanıdığa denk gelebildim ne de beni arayan bir çift göze.
-Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?
-Bira alayım.
Siparişim gelene kadar bir sigara yaktım. Hemen arka masamda 5-6 kişilik bir arkadaş grubu oturuyordu. Gülüşmeler, eğlenceler. Bazı bazı gürültünün dozajını arttırsalarda ben hiç rahatsız olmamıştım bu durumdan.
-Buyrun.
Biramdan güçlü bir yudum aldım. Garson bir arka masaya yöneldi.
-Arkadaşlar. Diğer masalardan uyarı aldık biraz sessiz olabilir misiniz? Yoksa sizi dışarı almak zorunda kalacağım.
Kızıl saçlı kız hemen lafa atıldı.
-Çok gürültü yaptığımızı düşünmüyorum. Zaten yakınımızda sadece bir masa var. Beyefendi bakar mısınız.
Yavaşça arkama döndüm.
-Buyrun.
-Gürültümüzden rahatsız oluyor musunuz?
-Hayır hayır. Aksine ara ara kulak misafiri olup eğleniyorum bile.
Garsona doğru döndüm.
devamı bir sonraki yazıda.