Toprakla randevun var!
Gitmemek olmaz.
(laf dinlemez toprak)
Söz verdin bir kere!
Tutmamak olmaz.
(hem de ne söz. En afillisinden.)
Herkes şahit, herkes gördü.
Söz kurdelan bile kesildi.
(bana sorarsanız; göbek bağı denen mevzunun açıklaması da budur)
Karışma diye koydular o ismi sana.
(randevu günü ayırt edilebileceksin böylece)
Büyüdün. Bir yastıkta kocadın.
Bundan kaçış yok.
Toprakla randevun var!
Gitmemek olmaz.
Hem de ne gitmek!
Her zaman cicili bicili giyinen sen!
En paspal halinle gideceksin.
Her yere geç kalan sen.
Tam vaktinde gideceksin.
Ne erken, ne geç.
Bekleyeceksin sonra.
Merak etme çok değil.
Tam beklemen gerektiği kadar.
Sonra “o” gelecek.
Bir bakışta tanıyacak seni.
Bir iki adım atacak.
Buz gibi kollarıyla ölüm.
Kaçamadan sarıverecek seni.
Toprakla randevun var!
Gİ-DE-CEK-SİN!
Toprağın üstünden.
Toprağın altına.
(nefes almak ölümcül bir hastalık)