+Derhal ortaya çıkın! Sizi aptallar!
Büyük kayanın ardında bir hareketlilik göründü. Ardından beyaz bir mendil sallandı. Tüfeği yavaşça indirdim. Namlu kısmından tutup bir süre bekledim. Ürkekçe atılan birkaç adımdan sonra ortaya çıktılar. Zayıfça olan ileriye doğru bir adım attı.
-Bizi öldürmeyin efendim! Paranıza ya da karınıza göz diktiğimizi de düşünmeyin! Sadece, birazcık, dinlenmek istedik. Hırsız ya da serseri değiliz. Ayyaş da değiliz.
Tıknaz olan heyecanla lafa atıldı.
-Dinsizde değiliz!
Diğeri onun söylediğini tekrarladı.
-Evet efendim! Arkadaşımın dediği gibi dinsiz de değiliz. Tanrının bize verdiği onca güzelliğin farkındayız ve her gece uyumadan önce dua ediyoruz.
Tıknaz olan tekrar lafa atıldı.
-Evet efendim. Dua ediyoruz. Her gece. Uyumadan önce.
Tüfeğimi tekrar elime alıp üzerlerine doğrulttum.
+Şimdi ağır ağır yaklaşın. Sakın ha oyun oynamaya kalkmayın yoksa ikinizide öldürürüm.
Yavaş yavaş yaklaştılar.
+Sizi güneşin battığı yönde gördüm. Gidiyordunuz. Gittiğinize eminim. Sonra ufukta kayboldunuz. Kafamı güneşin doğduğu yöne çevirdiğimde ise tekrar geldiğinizi gördüm. Derhal söyleyin büyücü ya da cadı mısınız?
Zayıf olan söze girişti.
+Hayır efendim ne büyücüyüz ne de cadıyız! Biz burdan ilk defa geçiyoruz. Sanıyorum aklınız size bir oyun oynamış.
“Nasıl” diye atıldım.