-Başınız sağ olsun.
-Sağ olun.
-Başınız sağ olsun.
-Sağ olun.
-Başınız sağ olsun.
-Sağ olun.
Mehtap teyze kollarımın arasından kayıverdi. Tutmaya çalıştım ama başaramadım. Kız kardeşleri hemen yanımıza doğru koştu. Kalabalığı ustaca uzaklaştırıp Mehtap teyzeyi götürdüler.
Ağlamaya başladım. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Canımın yandığını hissettim. Her hıçkırışımda binlerce iğne karnıma saplanmış gibi hissettim. O sırada omzumda bir el hissettim.
Tunç : Talaş gidelim istersen. Önce hastaneye mi uğrasak? Pek iyi görmüyorum seni.
Talaş : Olur.
Koluma girdi. Ağır ağır yürümeye başladık.
Tunç : Sen gelme istersen mezarlığa?
Talaş : Yo yo gelicem.
Giderken kafamı cama yasladım. Birazcık gözlerimi kapattım.
Tunç : Markete uğrayacağım. Özellikle istediğin bir şey var mı?
Talaş : Sigara alır mısın bir paket?
Tunç : Daha kötü olursun. Zaten halsizsin!! İyiden iyiye güçten düşürür.
Talaş : Lütfen Tunç.
Tunç : Tamam!
Camdan dışarıya baktım. Yavru bir kedi ağaçların arasında sinmiş bekliyordu. Gözleri önünden geçen kocaman ayaklı insanların her adımında kafasını geriye çekiyordu. Gözlerim dolmaya başladı. Engellemeye çalıştım. Dudaklarımı ısırdım ama nafile.
Tunç : Geldim. Önce şunu ye. Paketi sonra vericem.
Talaş : Tunç!!!
Tunç : Hiç Tunç deme! Hadi ye.
Enerji barı çikolatalardan bir kaç tane yedim.
Talaş : Sigara içebilir miyim?
Tunç : Evet ama koltuğu yakmamaya dikkat et. Arabanın sahibi titiz bir insan.
Tamam der gibi kafamı salladım. Bir sigara yaktım. Ciğerlerimi sigara dumanıyla -ardı ardına- sonuna kadar doldurdum. Yarım saatlik yolculuğun sonunda mezarlığa gelmiştik.
Arabadan indikten sonra başımın döndüğünü hissettim.
Tunç : İyi misin?
Talaş : Değilim. Koluma girer misin Tunç? Düşüvericekmişim gibi geliyor.
Tunç : Tabii tabii yaslan sen bana. Çok kötü olursan söyle hastaneye gidelim.
Tabuttan çıkarıldı. Toprağa gömüldü. Üstüne sırayla toprak atıldı…
Gözlerim karardı. Dengemi kaybeder gibi oldum. Tunç belimden yakaladı.
Tunç : Hiç itiraz istemiyorum gidiyoruz!!!