Kapı eşiğinden izliyordum.
Talaş : Yaa… Utanıyorum.
Tunç : Saçmalama.
En sevdiği grubu sahne önünden izleyen fanboy heyecanı ile banyo kapısının eşiğinden Talaş’ı izliyordum.
Talaş : Yaa!!! Bak dışına taştı.
Tunç : Eee sil! O kadar temizleme jeli alıyorsun bir işe yarasın.
Talaş : Sırf dudaklarımı öyle yapmadığım için oldu bu!
Tunç : Ahaha.
Makyajlı Talaş ile makyajsız Talaş arasında çok az fark vardır. Olabildiğince hafif makyaj yapar. Kendi kendine yaptığı -bu garip- boyama işlemi esnasında yüzü türlü türlü şekiller alır. Bu türlü türlü şekilleri oldukça sempatik bulduğumdan dolayı; makyaj anlarında, banyo kapısında ki yerimi alırım.
Tunç : Öff nerden çıktı ya bu parti?
Talaş : Mızmızlanma hadi. Hazır mısın bakiyim sen? Bekletme sonra beni!
Tunç : Hazırım hazırım. Hazırım da… Ay sonu parasız kalınca görürüm ben seni.
Talaş : Öfff. Öfff. Bendeniz bu gece! Tamam? Problem var mı?
Tunç : İşte benim kadınım.
Talaş : Salak.
Tunç : Sırf dans edebilmek içinse gerek yoktu. Söylemen yeter…
Talaş : Hahaha. Ge-ri-ze-ka-lı Tunç.
Dıt dıt..
Talaş : Aşkım mesaja bakar mısın? Telefon kıç cebimde. Şelale’dir.
Telefonu aldım. Telefonu aldıktan sonra Talaş hızlıca döndü. Bu sırada bazı makyaj malzemeleri yere düştü.
Tunç : Sakin ol! Bakmamı sen istedin!! Al telefonunu. Kendin bak!
Salona doğru ilerledim. Dönmeden önce yüzüne baktığımda telaşlı olduğu hissine kapıldım. Panikle dönüp telefona doğru hamle yapmıştı. Kendi önerisinden son anda pişman olmasını gerektirecek bir ihtimal olduğu açıktı. Aksi halde hiçbir insanın böyle davranmayacağını biliyordum.
Aniden yoğunlaşan öfkemi dağıtmak için içerden seslendim.
Tunç : Nerdelermiş!
Talaş : Arıyorum.
Tekrar banyoya doğru yürümeye başladım.
Talaş : Tamam iniyoruz 5 dakikaya.
Tunç : Ben gelmiyorum!
Talaş : Neden?
Tunç : Canım öyle istiyor.
Talaş : Tunç saçmalama. Ne demek canım öyle istiyor.
Tunç : Sıkıldım senden.
Talaş : Hah. Yine başladık!
Tunç : Ciddiyim!
Talaş : Öfff. Hadi yürü.
Tunç : Defol hayatımdan!
Bana doğru döndü. Gözleri doluydu… Bir süre sonra dudakları titremeye başladı. Elinin tersiyle gözlerini sildi. Göz beyazları iyice gözükecek şekilde gözlerini ışığa doğru çevirip derin bir nefes aldı. Titreyen bir ses tonuyla:
“Ciddi falan değilsin. Ne düşündüğünü söyleyeyim istersen? Benden sıkıldığın falan yok! Bir gün -eninde sonunda- yalnız kalacağın ile ilgili saçma sapan bir saplantın var senin! Bu saplantılı düşüncen ortaya çıktığı anda her şeyi silip atmaya çalışıyorsun. O an orada her kim varsa, o an orada öldürüveriyosun.
Aklından ne geçtiğini söyleyeyim istersen?! Gelen mesajı görmeni -son anda- istemediğim için, gizlediğim bir şey olduğunu düşündün. Gizlediğimi düşündüğün şeyi anmak bile istemiyorum ama öyle bir şey yok!! GE-Rİ-ZE-KA-LI!
Bugün senin doğum günün aptal herif! Kampanya duyurularına abone olduğun şirketlerden gelen, doğum günü tebriklerini sildiğim için olsa gerek; kendi doğum gününün bile farkında değilsin!!! Asıl ben senden sıkıldım! Bundan sonra hayatında olmayacağım. Yalnız kalma konusunda ki öngörülerinde haklı çıkmanı istiyorum!”
Kenardan geçti. Bir kaç saniye sonra kapının sertçe kapandığını duydum…