Şelale : Hişşş! Susun Bakayım.
Erdem’in sayıklamaları devam ediyordu. Şelale Erdem’e doğru bir iki adım attı. Kavga çıkacak gibi hissediyordum. Bu sırada bir memurun sesini işittim.
Memur : Arkadaşlar küfürlü konuşmayalım lütfen.Bu doğru olmaz.
Şelale, Tunç Talaş : Peki memur bey. Özür dileriz.
Memur bey, iyi akşamlar diyerek gitti. Görüntüden çıktığı anda Şelale Erdem’e tokadı bastı. “Erdem” dedi. “Marketlerin süt ürünleri reyonunda bulunan ve genellikle tost yapımında kullandığımız peynir çeşidi Seda kim?”
Erdem usul usul gözlerini açtı. “Ne saçmalıyorsun Şelale”
Şelale : Saygıdeğer, ismi ile davranışları hiç mi hiç uymayan hayat arkadaşım. Müstakbel anneciğini çok sevmekle beraber, bir an için onun hayatını kazanma şeklini vücudunu satmak olarak hayal ediyorum ki bunu yapmamın sebebi tamamen erk egemen toplumun yarattığı dildir. Neyse! Saygı hak etme konusunda asla yarışamayacağın müstakbel anneciğinin vücudunu sattığı bir gecenin 9 ay kadar üstünden geçmesinin neticesinde mi dünyaya geldin bilmiyorum ama beni aldatmana tahammül edemeyeceğini bilmeni isterim. O sebeple bir kere daha soruyorum. Seda Kim?
Talaş : Erdemcim. Seda Seda diye sayıklayıp duruyorsun. Cidden Seda kim?
Erdem doğruldu. Bir şeyler söylemeye çalıştı fakat acılarından dolayı inler gibi sesler çıkardı. Sonra bir kaç defa öksürüp konuşmaya girdi.
Erdem : Şelalecim. Burada acı içindeyim. Alkolün şişede durduğu gibi durmadığını bizlere bir kere daha ispat etmek için benim yüzüme yüzüme yumruklar atmış bir kaç arkadaştan -ki yaptıkları eylem neticesinde deyim yerindeyse ağzımı büyük tuvaletlerini yapabilecekleri alaturka bir tuvalet gibi kullanmakta bir an olsun tereddüt etmemişlerdir- bana yadigar kalan acılarla kıvranıyorum ve sen bana Seda kim diyorsun. Ne Sedası ya?
Tunç : Aldatıyor musun sen Şelale’yi?
Erdem : Değerli kardeşim Tunç. Senin öfke kontrolü konusunda iyi olmayışının bir sonucu olarak bir insan gerisinden hallice büyüklükteki bu dört duvara tıkılmış bulunuyoruz ve sen bana Şelale’yi aldatıyor musun diyorsun. Sana ne saygıdeğer kardeşim.
Tunç : Saygıdeğer kardeşim Erdem. Sınırları aştığın ile ilgili bir uyarı yapmama gerek var mı bilmiyorum ama bana doğru kaldırıp tehditkar tehditkar salladığın o elini sırf değişiklik olsun diye adem-i beşerin pek de alışık olmadığı farklı bölgelerine monte edebileceğimi bilmeni isterim. O yüzden lafı fazla uzatmadan Şelale’ye cevap vermeni rica ediyorum.
Erdem : Avukat. Avukaaaaat.
Komiser : İyi akşamlar beyefendi. Ne diye kuyruğuna basılmış büyük baş hayvan türleri gibi avaz avaz bağırıyorsunuz öğrenebilir miyim?
Erdem : Değerli memur bey. Bu görmüş olduğunuz kadın ve adam çeşitli aşağılayıcı cümleler kullanarak beni taciz ediyorlar. 34 senelik başarılarla dolu hayatımda görevini bir an olsun aksatmadan yapmış olan can’ım son birkaç dakikadır güvenliği konusunda endişe etmeye başladı.
Memur : Değerli 2 si erkek 2 si kadın 4 kişi. Bu görmüş olduğunuz beyefendi komiserimizdir. Çeşitli organları taklit konusunda oldukça başarılı olduğu gözlerimizden kaçmayan ağızlarınızın açış açılarını biraz daha dikkatli ayarlarsanız minnettar kalırız.
Komiser : Talaş hanginiz?
Talaş : Benim efendim.
Komiser : Siz bu kıza dua edin. Normal şartlar altında, sizler için özenle seçtiğimiz bu küçük odanın, en az bir kaç bölgesine içinizde biriktirdiğiniz dertlerinizi bırakmak zorunda kalana kadar tutulmanızı salık vermiştim ama küçük hanımın bazı saygın kişileri tanıyor olması ve bizim bu bazı saygın kişileri kıramıyor olmamız işleri değiştirdi. O yüzden çıkabilirsiniz.