Youtuber adı verilen ünlüler türedi…
Büyük abilerim bu vaziyeti görse şöyle derdi: hap yapıyolar, para kazanıyolar!
Hakkaten hap yapıyorlar hayatı. Danla Biliç mesela. Ne kadar ilginç bir mahlas… Yenilesi bir takma ad… Gerçek adı değil tabi…
Ay parçası çehreli bir kızımız kendisi. “Ay makyaş yapıyo falan yani…”
Boş konuşma üstadı… Değerli insan. Çağımızın filozofu….
“Dicitıl” (Digital) hayatlar bunlar. Vitrin fotonuz/Profil fotonuz diyeyim, cep telefonunun çektiği değil artık… Yok öyle sadelik. Pek çok aplikasyon (uygulama), sizi Prens/Prenses ve hatta Kral/Kraliçe yapıyor. Öz çekim (Selfie) uzmanları var. Öyle bir açıdan çekiyorlar ki, siz artık siz değilsiniz. Diyelim yine de foto sorunlu çıkmış. İstenildiği gibi olmamış.
Ne demek efendim.
Aaaa bu dert mi ayol! Gölgeler gideriliyor, kırışıklıklar ütüleniyor, gerdanlar toplanıyor, kaz ayaklarının çatalları bir bir temizlenip gözlere bir Kleopatra kökenli Gülriz Sururi/Zerrin Tekindor havası kazandırılıyor. Bunu el kadar telefonla yapıyorsun… Fotoşop’un kıralı var cepte…
Yüz yüze gelmedikçe sizden/zât-ı alinizden alâ biri mi var “dicitıl” hayatta? Herkes sırım gibi delikanlı, herkes dünya güzeli hanımefendi…
Bir yandan da… Otomotiv ve yap-sat sektöründen başka üretimimiz neredeyse yok. Tarımsal üretimin tamamını hatta samanı, hatta salçalık domatesi bile dışardan alıyorsun. Ama…
Haa, bir de yazılım lisansları Amerika’ya bağlı bazı savunma sanayi üretimin var. İhracat yapayım dedin… Sahiden, ne oldu Atak helikopterlerinin Pakistan’a satış işi?
Elmayla ekonomiyi düzeltenler var. Tespit kesin: Üretene kriz yok! Ne üretiyor? Elma. Bitti. Bir de sol tandanslı gazeteler dalga geçiyormuş. (Aradım onları ama bulamadım ayrı) Ayıp yaptıkları solcuların. Tasvip edilesi değil.
Üretimin karşılığını alacak elmacılar. Çık pazara göreceksin. Kaç lira elma? Değil mi ama? Hiç! Tarlada kaç lira, sofrada kaç lira? Üreten tamam da tüketen? Oraya girmeyin. Cızzz!
Ayıp yani sol tandaslılara. Bir kere yeni kavramlar var. Mesela Fiyat Pazarı.. Müthiş bir kavram. Yeni ve erişilmez. Pazar fiyatı değil dikkatinizi çekerim, Fiyat Pazarı… Bit Pazarı gibi bi şey olmalı, Fiyat Pazarı. Sıra sıra fiyatlar mesela. Gidiyorsun, alıyorsun. Abi size ne fiyatı lazımdı? Bana bi elma fiyatı… Hay hay, sarıverin abiye bi elma fiyatı… Oğlum, Palamut fiyatlarını hazırladın mı? Ayıpsın usta, mesaiye kaldım hepsini hazırladım.
Bi kere şunu aklınıza iyice sokun, kriz miriz yok! VAR sistemi var. Video Assistant Referee/ Video Yardımcı Hakemi. Diyelim bi kriz var. Yok ama mahsusçuktan var diyelim. Hop, durduruyoruz maçı. Elma bahçelerine bakıyoruz uzun uzun… Hakeme kulaklıktan yardımcı hakemler, abi veya kardeş (artık, aralarındaki hukuka göre), bu pozisyona bi daha bak, işler şeye sarmasın diyor. Hakem önce ne diyon bilader… dese de, işe uyanıp bi daha göreyim pozisyonu ayağı yapıyor. Fuleli fuleli koşup pozisyonu tekrar tekrar izliyor…
Yok diyor, Elma pazarı canlı. Üretene kriz yok! Pardon penaltı değil!
Eyvallah ne diyelim bunu üzerine. Adam VAR sayesinde gördüğünü çalıyor.
Yazının sonu için bi şey diyemem… Ne içtin olm falan diyenlere de, ‘Bunlar amiyane tabirler, hiç gereği yok.’ Derim.
Biz kimseye, ‘Ne içtiniz de; İsviçreli’nin sattık dediği uçağa hediye bu deyiverdiniz?’ diyor muyuz… Dedik artık.
Hiç!
Elma iyidir.
Özellikle sirkesi için çok faydalı diyorlar. Zayıflatıyormuş…