“Ekonomik ilişkiler insanların etrafında aşılması zor bir duvar inşa etmiş. Zorluklar ve problemler bireyleri maddiyat eksenli çözümlemere itiyor. Toplumcu ve ilerici görünen haller ve konuşmalar, yeni vicdani trendlerin neticesi. Varlıkları potansiyelleriyle beraber vücut bulan bir çok insan; gevezelik halinde, pratikte uygulamadan yoksun.
Ekonomik çıkmazın bir yan etkisi de gelip-geçici heves hali. Ekonomik kaygılar insanları bir ideal ve amaç uğruna hareket etmekten alıkoyuyor. İdeal ve amaç ile ekonomik kurtuluş arasındaki ince çizgi bir ilizyon.
Bağların ekonomi üzerinden şekillenmesi, insanları çoğu zaman garanticilik ve bireyci kurtuluşçuluğa itiyor.
Ekonomik duvarı aşıp insanların özüne inmek ve belirli bir amaç etrafında birleşip, hareket etmek şüphesiz en zor olan. 21. yy insanı için bir çok vicdani ve kutsal kavram eski bir geleneğin idamesinden fazlası değil.
İnsanların etrafındaki ekonomik duvarı aşabilmek için öncelikli olarak ekonomik bazı çıkmazların çözülmesi gerekiyor. Ekonomik güce hüküm edilemediği sürece yavaşlama ve çöküntü yaşama hali kaçınılmaz. Ülke kurtuluşunun ilk adımları diyebileceğimiz, 1919 tarihli kongrelerin çoğunda ekonomik yetersizlikler bir çok defa atılımları ve adımları yavaşlatmıştır. O günün şartlarında ekonomik çıkmazın hareket üzerinde kalıcı bir hasar bırakamamasının tek sebebi ulusun ve hareketi yönetenlerin içinde bulundukları halden duydukları gerçekçi tedirginlikti. Bugün içinde bulunduğumuz durum; vahamet açısından eş değer olmakla beraber hissedilen tedirginlik gerçekçi değil. Ekonomik çıkmazın hasarı kalıcı.”
Tunç : Kanka ben dayanamıcam!
Erdem : Dinliyoruz oğlum işte neden sıkıldın?
Tunç : Ya ne biliyim havam yok galiba. Ben eve kaçayım istersen sen sonra ararsın.
Erdem : İyi tamam hadi. Dikkatli sür.