Herkesi kapsayan bir sevgi dili oluşturmaya çalışıyorum. Özellikle belirtmek istiyorum ki bu dili oluştururken “hayatta her şeyin sevgi ile çözülebileceğine” dair inancım bulunmuyor. Ben işin, daha çok, eğlencesindeyim. Hiç tanımadığım insanlara -sadece- kankalarıma söyleyebileceğim şeyler söylüyorum bazen. Tabi laubali bir şekilde önüne gelene kanka diyen ağzı bükükler gibi de davranmıyorum. Çok daha spesifik bir dilden bahsetmeye çalışıyorum.
Mesela bugün sular kesikti. Bir arkadaşım ile tuvalet ihtiyacımızı karşılamak üzere Çanakkale Belediyesi’nin Halk Bahçesi’nde açtığı umumi tuvalete gittik. Umumi tuvalette 3 pisuvar bulunuyordu. Bir tane amca duvara yakın olan pisuvarda işini görürken yanımda bulunan arkadaş tercihini lavabolara yakın olan pisuvardan yana kullandı. Tabi bu arada ben aheste aheste davrandığım için bana son pisuvar yani ortadaki pisuvar kalmıştı. Orta pisuvarı gözüme kestirdim. Yan pisuvara birinin gelmesinin insanı nasıl gerdiğini bildiğim için en dostane tavrımı takınıp şöyle dedim. “Şöyle aranıza gireyim hehe”
Bu gibi laflar için dost canlısı ya da düşmanca diyemem ama bu gibi lafların birbirine mesafeli olmayı fazlasıyla normal sayan insanları kontrpiyede bırakabilecek kudrette olduğunu söyleyebilirim. Kontrpiyede kalan insan birkaç saniye öylece kalakalıyor. Ortada bir yanlış var mı yok mu diye düşünmeye başlarken “allah allah değişik” gibilerinden bir bakış atıyor. Mesela “şöyle aranıza gireyim” dedikten sonra amca beyin bana bakışları ilginçti. Beni önce tanıdığını sandı. Hatta torunu muyum diye bi baktı. Daha sonra tanımadığını anladı. Tanımamasına rağmen tanıdık bir his verdim ben amcaya. Farkında değil ama güzel muhabbet döndü orda. Amca ben ve arkadaşım eğlendik orda.