Bir milletin bağımsızlığını anlatmak, mücadeleyi, azmi, kararlılığı görüntülere dökmek zor, bir o kadarda meşaketli bir iştir. Yazılan senaryolar, anlatılmak istenenler birbirine girer… Anlatacağınız, üzerinde duracağınız konu Mustafa Kemak Atatürk olunca, cümleler havada kalır ve yetersizmiş gibi insanı daralma eğilimine girer.
Bugüne kadar birçok zafer klibi çekildi. Ama Çanakkale Belediyesi’nin en son paylaştığı klip gibi vurucu etkisi fazla olmadı. Çanakkale Belediyesi tarafından paylaşılan, umut ışığının, kentin farklı noktalarında, yediden yetmişe taşındığı video klip, kısa sürede binlerce kişiye ulaştı ve beğeni topladı.
Mekan için seçilen alanların birbirinden farklı olması, neredeyse yetmiş vatandaşın zafer meşalesini taşıdığı klip, ön plana çıkarken, metindeki bağımsızlık, barış ve özgürlük söylemleri ise, 30 Ağustos Zaferi’nin bizlere neler kattığını bir kez daha derinden hissettirdi.
Milli bayramlar, her zaman için özellikle gençliği derinden etkileyen, manevi duyguların yoğun hissedildiği günler olmuştur. Gençler üzerlerine düşenleri yapıp yapmadıklarını sorgularlarken, kıdemli kentliler ise bugüne kadar yaptıklarını gözden geçirirler.
Hayat herkes için o günlerde bir film şeridi gibi akar. Aslında birey, zor kazanılan zaferlerin, coşkuyla kutlandığı topraklarda, azmi ve kararlılığı kendi hayatında uygulamak ister.
Nesiller bu şekilde yetiştirilir bu topraklarda.
Yeni mezun öğretmenler, askerler, doktorlar, avukatlar atandıkları gibi soluğu Anıtkabir’de alırlar. Ona layık olmak için, bu yolda yürüyeceklerine söz verirler. Paşanın gösterdiği hedefler, ulaşılması gereken medeniyet seviyesi vardır. Çabalanır, çalışılır ve her zafer anında akıllara 30 Ağustos gelir.
30 Ağustos bir milletin, yeniden doğuşunu, tutsak olarak yaşayamacağını, kendi kararlarını kendisinin alacağını ve özgürlüğünü kendisinin tayin edeceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bağımsızlık bizim için ulaşılması gereken bir hedef değil, karakterdir…