“Kahve içelim mi?” diye sordu kadınlardan birisi.
“Olur olur. Feribota daha 15 dakika var. Vakit geçmiş olur hem”
“Laflarız hem.”
“Hem de ayılırsın!” diye güldü sarışın kadın.
Birkaç saat sonra tıklım tıklım olacak olan sokakta, tek tük müşteri vardı. İki kadın siparişlerini beklerken konuşmaya koyuldular.
“Eee anlat bakalım ne yapıyorsun” dedi mor hasır şapkalı kadın. Yüzünde yorgun bir ifade olmasına rağmen gözleri parlıyordu. Gamzeleri konuştukça belirginleşiyori beyaz teni parlıyordu.
“Düğün hazırlıkları tam gaz devam” dedi sarışın olan.
Kahveler geldi.
“Eee sen düşünmüyor musun evlenmeyi?”
“Şu an için hayır” dedi mor hasır şapkalı kadın. Sigarasından güçlü bir nefes çekip yavaşça dışarı saldı. Beyaz dumanın arasından özensizce sürülmüş ruju ve alaycı gülümsemesi belli oluyordu.
“Eee böyle gitmez ki! Gençsin, güzelsin… Zaman geçiyor.”
“Gencim, güzelim”
“İyi bir mesleğin var”
“Evet iyi bir mesleğim var” dedi mor hasır şapkalı kadın sigarasını kül tablasına iyice bastırırken. Canı sıkılmış gibi gözüküyordu. “Saygın bir mesleğim olmasın isterdim” dedi.
Kahvesinden hüpürdetti sarışın kadın. “Eee kafana göre takılamıyorsun tabi” dedi.
“Belki de takılıyorumdur” dedi mor hasır şapkalı kadın. Yüzüne kışkırtıcı bir gülümseme kondurdu.
“Bak bak bak! Neler karıştırıyorsun sen bakayım!” dedi sarışın olan.
“Bir şey karıştırdığım yok ya! Evet mesleğim gereği okuldaki çılgınlıklarımı yapamıyorum ama bunlara alternatifler yaratamayacağım anlamına gelmez bu. Değil mi?” Aynı kışkırtıcı gülümseme tekrar belirdi yüzünde.
“Yani sonuçta yetişkin bir insansın ama temkinli ol. Erkekleri bilirsin. Ağızları durmaz! Yedikleri haltları anlatmaya bayılırlar.” dedi sarışın olan.
“Biliyorum tatlım biliyorum. Merak etme.”
Bir süre sessiz sessiz oturdu iki kadın. Sarışın olan sessizliği bozdu.
“Gitgide güzelleşiyorsun sen”
“Teşekkür ederim”
Feribotun sesi duyuldu o sırada. Kalktılar. Feribota doğru yürümeye başladılar.
“Offf. Yaşlandığımı hissediyorum bazen” dedi sarışın olan. “Gençliğimi yaşayamadan evleniyorum!”
“Saçmalama. Hala gençsin. Evlilik o kadar kötü bir şey değildir bence.”
“Pehh. Bana diyene bak. Evlensene o zaman”
“Zamanı gelince” dedi mor hasır şapkalı kadın.
İskeleye giden yola döndü iki kadın.
“Sana mı selam verdi o?” diye sordu sarışın kadın. Birkaç saniye önce yanlarından geçen serseri bir genci kast ederek.
“Evet” dedi mor hasır şapkalı kadın.
“Nerden tanıyorsun o serseriyi?”
“Kordonda çok denk geliyorum. Kimsesiz… Para falan veriyorum” dedi mor hasır şapkalı kadın.
“Ahh melek kalpli arkadaşım benim. Kimsesiz olduğunu biliyorum o çocuğun. Ben de denk gelmiştim daha önce birkaç defa ama ben korkuyorum sanırım birazcık…”
Feribotun düdüğü çaldı. İki kadın adımlarını hızlandırdılar. Feribottan üzerlerine doğru yığılan kalabalığı yara yara ilerlemeye koyuldular.
Gürültüyü bastırmak için -sesi duyulsun istiyordu muhtemelen çünkü kalabalığı yarma konusunda arkadaşı kadar başarılı olamamıştı- bağırdı sarışın kadın.
“Dilsiz değil mi o?”
“Evet” diye cevapladı mor hasır şapkalı kadın.