Beton zeminlere basa basa örseledik güzel olan ne varsa. Gezegenin en garabet yaratığı oluverdik.
Kediler var sokaklarda, köpekler var… Börtü var böcek var. Kasımpatılar var.
Bir tarafta bunlar -yukarıda saydıklarım var-
Diğer tarafta -yani bu tarafta- İnsan var. Tek hücreli avanak diyor Fuat insan için. Hoşuma gidiyor bu tanım. İnsan olarak insanla kavga etme durumuna düşmek istemiyorum ama insan gerçekten çok garip yaratık. Neyi, ne zaman, niye yapacak bilemiyorsun. Neyseki birikimli bir geçmişimiz var arada aklı başında adamlar bu şöyle olmalı falan demiş. Alışmışız sonra.
Misal
Epey özgürüz. Kafamızda tabi. Cumhuriyetin çocuklarıyız. Şeklimiz şemalimiz batılılara daha çok benziyor. Kafamızdaki cumhuriyet güdümlü gerçi. Özgür değil. Manda altında yaşamıyor bu kafamızdaki cumhuriyet ama özgür de değil.
Doğadan falan da koptuk. Doğaya dönmek isteyen kendini sanat galerilerine, doğa parklarına falan atıyor. Taklitin, taklitinin, takliti.
Betona bu kadar prim vermemizin altında topraktan korkmamız yatıyor olabilir. Toprağın altına geçeceğiz. Gerçi kimisi naaşını yaktırıyor. Külleri okyanusa savrulsun istiyor ama ne fark eder ki. Öldükten sonra nasıl ortadan kaldırıldığınızın bir önemi yok. Kurtlar yicek. Güzelliklerimizi.
O yüzden. Güzelliğe bürünme meselesini huy edinmemek lazım. Güzel olmak eşsiz olmaktan daha güzel değildir çünkü.
Misal
Ayfonlar çok güzel telefonlar. Tasarımı hoş, kullanım arayüzü hoş ama birsürü var. Her Iphone güzel yani ama aynı güzellikte ne bir eksik ne bir fazla. Kılıf mılıf işlerine bundan giriyor insanlar zaten. Bir farkları olsun istiyorlar.
Yüzeyselliğe gömülmeden oluşursa bu fark iyi olur.