Kabul ediyorum. Böyle bir anksiyetem var. Ağır ağır bir şeyler atacağını düşündüğüm amcaların yanında fıyıyorum. Telefonumu çıkarıp mesaj gelmiş gibi yapıyorum. Anlatacakları şey tek bir cümle ile gayet anlaşılabilinecekken mevzuyu dallandırıp budaklandırmaları şahsımı geriyor.
Şahsım nezdinde geriliyorum. Ayrıca kendileri de konunun başını unutuyor bazen. Konu iyice bilinmeze gidiyor. Anlattığı şeyle ilgili bir fikrim olmadığı için yardımcı olamıyorum. Yardımcı olamadığım için daha da kötü hissediyorum.
Misal
Amca şunu demek istiyor. Çocukken eski garajın olduğu yerdeki boş arazide yedi kiremit oynardık.
Ama şöyle anlatıyor: Vaktiyle. Bu eski garaj varya orası daha boş araziydi. Sene daha 1960. Özal mözal yok. Rahmetli. mekan-ı cennet olsun. O zamanlar tabi böyle telefon falan yok. Canımız da sıkılıyor. Rahmetli annem de mekanı-ı cennet olsun sevmezdi sokakta oynamamızı pek. Üstünüz kirleniyor derdi. Tabi o zaman şimdiki gibi bir sürü temizlik ürünü yok. Şimdi öyle mi? Ecnebinin bütün ürünleri ülkede. Niye öyle oldu bilir misin? Menderes zamanında Nato ya bi girdik biz. Her şey bozuldu. Aslında görüntüde iyi oldu gibi oldu ama aslında olmadı da. Neyse. Annem babanızdan önce eve gelin diye tembihlerdi. Tabi babadan korkuyoruz. Şimdiki gibi değil. Şimdiki çocukların umursadığı yok atayı, öteyi.
*** Ben tam da bu aralar eski garajın boş arazi olduğu zamanlarla ilgili imgelerimi kaybedip sonsuz boşlukta hikayeyi tekrar yakalamaya çalışıyorum ***
Giderdik kardeşimle oynamaya. Tabi o zaman top da yok.
***Amcam ne olur. Politize olmadan anlat şu meseleyi. Tek örnekle anladım zaten.***
İşte toplanırdık. Bizim şey vardı. Ney o… Imm..
*** Bu sırada parmak şıklatarak isim hatırlamaya çalışıyor. Hangi isim olduğunu zaten bilmiyen ben -fırsattan istifade- mekan neresiydi yahu diye düşünmeye başlıyorum.***
Hasan! Hasan! Hah. Hasan. İyi çocuktu Hasan. Rahmetli. Mekan-ı cennet olsun. Hasan benim çok iyi arkadaşımdı. Sonra duydum hapse girmiş çıkmış. Kumar, alkol… Bitirdi kendini. Hatta bir gün okuldayız.
*** Hah mekan okulmuş diye düşünürüm böyle zamanlarda. Amcanın bambaşka bir hikayeye geçtiğini bilmeden dinlemeye devam ederim.***
Bir şekilde hiç gereği yokken araya yemek sepeti reklamı gibi soktuğu sıkıcı Hasan ile Okul Maceralarımız hikayesi sona gelir. Amca esas konuyu hatırlamaya çalışır. Eğer hafızası güçlüyse şanslısınızdır. En azından başını dinlediğiniz ama sıkıcı bir hikaye dinleyeceksinizdir. Hafızası güçlü değilse. Başını bilmediğiniz sıkıcı bir hikaye dinlersiniz.
Gerçi ne fark eder?