Köpeğime mama almak için merkeze inmiş en ucuz petshop hangisi acaba diye alık alık geziniyordum ki Erdener’i gördüm. Erdener benim sevdiğim bir arkadaşımdır. Öyle aman aman oturmayız, takılmayız ama birbirimizi severiz. Aklı başında, kaliteli beylerdendir Erdener. Tabi ben Erdener’i görünce kısa bir şok yaşadım. Zayıflamış, beti-benzi atmış. “Allah allah” dedim kendi kendime “Bu devrim işlerini çok mu taktı acaba kafaya?” Neden böyle düşündüğümü kısaca anlatayım isterseniz.
Bizim Erdener devrimci gençlerdendir. Parkası vardır, duruşu vardır, saçı sakalı diğer devrimci gençlere benzer. Uğraştığı meseleyle harbici uğraşır. Baştan savma işler yoktur Erdener’in To-Do List’inde. Kendisini verir anlayacağınız. Erdener’in bu yönünü iyi bildiğimden dolayı halklar, kardeşlik, eşitlik mevzularıyla uğraşmaktan bu hale geldiğini düşünüverdim. Bir bakıma SOL’u suçladım. Hemde şovenist SAĞcılar gibi SOL’u suçladım.
Erdener’in “Oğlum saçmalama lan. Devrimle ne ilgisi var mineko! Beni bu hale AŞK getirdi AŞK!” demesiyle hafiften yüzüm kızardı. İç sesim en tehditkar ses tonuyla, parmağını sallaya sallaya hemde, şöyle dedi: “Her b*kta SOL’u suçlamaktan vazgeç it!”
“Erdener” dedim. “Çay içelim mi? Anlat sen bana şu mevzuyu.”
“Tamam abi” dedi. “Çay bana uyar. Biz çayı severiz bilirsin.”
Boş bir ifade takınıp, koca devrimi çaya indirgeyen bir deri bir kemik Erdener’e “Bilirim” dedim.
Çaylarımız geldikten telefonunu çıkarıp “anlatıyorum” dedi. Fotoğraflarla anlatacağım” diye de ekledi. Hazırlık sınıfında sunum hazırladığı kafaya çakılı kalan bir deri bir kemik Erdener’e bakıp gülümsedim “Daha iyi olur. Daha iyi anlarım. Görselle desteklenen anlatımlar çok daha akılda kalıcı oluyorlarmış” dedim.
İlk fotoyu açıp, iç çekip bana gösterdi. “İnstagramda denk geldim abi. Adı Pervin. Bak arkada bizim partinin tabelası.”
Baktım. SKHP (Sosyalist Komünist Halkçı Parti) tabelası. Çekiç aynı ama orak biraz modernize edilmiş. “Hmm” dedim. “Eee.”
“Abi baksana. Diğer partili kızlara hiç benzemiyor. Bakışlarında bir anlam gizli.” Tam bu sırada parmağını kaydırıp sonraki fotoya geçti. SKHP tabelasının önünde gözlerini belerten Pervin’e baktım.
“Hmm” dedim. “Biraz modernize edilmiş.”
“Baksana abi ya” dedi. “Bizim diğer yoldaşlardan ayrı bu kız ya! ama onlardan daha fazla sahipleniyor partiyi. Devrimi…”
Bu sırada parmağını kaydırarak. 3-5 fotoğraf daha gösterdi.
Her fotoğrafta SKHP tabelası, SKHP tabelası önünde dudaklarını büzüp, gözlerini belerten bir Pervin” Bu işte bir iş var diye düşündüm.
“En sonunda tanıştım abi. Sesim titreye titreye sohbet ettim. “Biz ayrı dünyaların insanıyız” dedi bana.”
Bir fotoğraf daha açtı. “Bak abi. CHE yoldaşın tişörtünü nasıl güzel taşıyor Pervinim.”
Telefonu elime alıp fotoğrafa baktım. “Lan bu CHE yoldaşın değil!” Che’nin ikonik görseline Jim Morrison’u koymuşlar. “Rock müzik devrimse liderimiz sensin” hesabı! Bizim salak CHE ile Jim Morrison’u ayırt edememiş tabi Pervinine bakmaktan… Fotoğrafa bakmaya devam ettim. Fotoğrafın yüklendiği konum dikkatimi çekti: perWin Butik. Kendi telefonumdan google’ladım hemen. Birkaç saniye sonra bütün muhabbeti anladım. Açıklamak için kafamı kaldırıp gözleri dolu dolu bana bakan bir deri bir kemik Erdener’e baktım. “Erdener ben acil kaçıyorum. Görüşürüz.” dedim. “Güzel kızmış ama…” diye de ekledim.
“Görüşürüz” deyip alık alık baktı arkamdan Erdenener.
Sinirlendim. Son bir bakış atıp bir deri bir kemik Erdener’e. “Lan Erdener” dedim içimden. “Tam bir gerizekalısın sen! Parti binasına bir kere gitsen. Pervin’in hemen bitişikteki dükkanda çalışan emekçi bir kardeşin olduğunu anlarsın. NAL gibi tabelanızdan bir türlü kaçamamış kızcağız ya da kaçmamış bilmiyorum! KIZIL bir fon istemiş bile olabilir. (Karşıtlıklar görsel olarak cezbedicidir bilirsin)
AMA ERDENER hayat hiç de sana göründüğü gibi değil yoldaş.