Tik-tak-tik-tak-tik-tak-tik-tak…
Bacağımın huzurunu kaçıran duvar saatine “kafa atmam” doğru olmayacağı için huzursuz sağ bacağıma avuç içimle sertçe vurdum. Sert vuruş neticesinde çıkan büyük ses küçük holde bekleyenlerin kafasını bana doğru döndürdü. CIKCIK’layan bir teyzenin CIKCIK’larını duymazdan gelmeye çalışırken kapı açıldı. Sekreter hanım boğazını temizleyip “Ahmet Yılmaz” diye gürledi. Çıtı-pıtı duran bu sekreter kızcağızın gürlemesi ile CIKCIK teyzenin “Bizim oğlanla bu kızı tanıştırsak mı? Evlenirler işte! Ne güzel!” bakışları arasında ayağa kalktım.
***
Sekreter kızcağız önde ben arkada yürüdük bir süre (Tak-tak-tak-tak)
***
Ruh sağlığı konusunda uzman olan doktor beyin odasına girer girmez sekreter kızcağız oturmam gereken yeri gösterdi. Girmemin üstüne neredeyse 100 TİK-TAK geçmiş olmasına rağmen henüz kafasını kaldırıp da bana bakmayan doktorun tükenmez kalem akmış önlük cebini incelemeye başladım.
Sekterer: Tufan bey. Tanıya ne yazayım?
Dr. Tufan: Depresyon yaz.
Sekreter: Hep depresyon yazdık bugün de. Hahaha.
Sekreter kızcağıza gönlümün genişliği -onu hiç tanımamamın da etkisi var- dolayısı ile verdiğim KIZCAĞIZ son-ekini o andan itibaren kaldırmaya karar verdim ÇÜNKÜ sekreter hanım, Dr. Tufan’ı kafalamaya çalıştığını fazlası ile belli ediyordu.
Ben önümde flört edilmesinden hoşlanmam. Bu sebeple “sekretere” yeni bir son-ek düşünmeye başladım.
Dr. Tufan: Herkes depresyonda…
Doktor Tufan ben hiç orda yokmuşum gibi DÖNER KOLTUĞU sekretere doğru döndürdü. “Gerzek bir muhabbetin başlayacağı burdan belli.” diye düşündüm.
Dr. Tufan: Kemal amcayı biliyorsun. Yaşlı adam. Zengin de bir ailenin çocuğu Adnan Menderes döneminde zengin olanlardan bunlar. Güzel okullarda okumuş, zenginlik içinde büyümüş. Demirel’in başbakan olduğu zamanlar yurtdışına falan gitmiş. Bir gün dönmeye karar vermiş buralara. Hayatının aşkıyla tanışmış. Meltem hanım. Fotoğraflarını da gösterdi bana çok güzel kadınmış.
Sekterer: Yaa! Çok meraklandım şimdi.
Dr. Tufan: Süleyman Demirel daha yeni başbakan olmuş tanıştıklarında. Evlilik, çoluk-çocuk derken darbe gelmiş. Kenan Evren başa geçmiş o sancılı süreçlerde Kemal amcanın işler kötüleşmiş. Darbeden sonra bir türlü toparlayamamışlar. Ee zaten yaşlı adam…
Sekreter: Evet ya. Eşi hanımefendi ne zaman ölmüş?
Dr. Tufan: “Özal yeni geldiydi” diyor. Meltem hanım o sıralar ölmüş yani.
Hafiften öksürdüm. “Ben burda eşek başımıyım lan” bakışlarımı kirli gömleğiyle bana bakan Dr. Tufan’a çevirdim. Tufan Bey DÖNER KOLTUĞU eski yerine çekip eliyle gelmemi emretti. Hızlandırılmış YAKIN DÖNEM TC TARİHİ gibi konuşan “ezberci ifade kolaycılığı” tanısı koyduğum Dr. Tufan’a doğru yöneldim. Sekreter yelloz önündeki boş deftere kurşun kalemi TİK-TAK-TİK-TAK vururken Dr. Tufan’ın masasının hemen önünde bulunan koltuğa oturdum. Dönemin Başbakanı Tansu Çillerdi ve pencereye bir kuş konmuştu.