“Ne oluyoruz yahu?” diyemeden yakan top oyunu gibi top, bir o yana bir bu yana geçip duruyor. İşin ilginci, yakan top oyununda topla vurulan oyun dışı kalır. Bu oyunda kimse oyundan çıkmıyor. Top bir o yana, bir bu yana…
Bu yazı 25 Kasım 2019’da yazıyorum. Vaziyet şu… Ama her an değişebilir.
Rahmi Turan saraya giden CHP’liyi açıkladı: Muhterem İnce. Kaynağıysa gazeteci Talat Atilla. Kaynak gazeteci Atilla, Rahmi Turan ve Uğur Dündar’ın yakın arkadaşı çıktı. Haberi niye kendin kullanmadın diye eleştirdiler. Abilerine (R.T. ve U.D) jest olsun diye kendisine gelen haberi onlara servis ettiğini söyledi.
Talat Atilla meğerse CHP’deki Atatürk portresini indirme hadisesinde de olayların içindeymiş. Erken seçimi çok önceden haber vermiş. Ankara kökenli olup “Bağzı olayları önceden bilmekle” ün yapmış. Kimi bu kaynağın saraya yakın olduğunu öne sürdü, kaynak gazeteciyse kendi kaynağının bir sır olarak kalacağını.
Meğerse, kaynağın kaynağının kaynağı… Hatta kaynağının, kaynağının, kaynağının…
Bu arada Uğur Dündar, Rahmi Turan’ı tereyağından kıl çeker gibi “sattı”; haber önce ona gitmiş ama kumpas olduğunu fark etmiş. T.Atilla’yı da kolladı: “Haber kaynağına takılmak yerine bu bilgiyi kimler iletmiş onu araştırmak lazım.”
Gazeteci Talat Atilla, haberi CHP’den doğrulattığını öne sürüp, Kılıçdaroğlu’na verdiği sürenin dolmasıyla yeni ifşaatta bulunacağını açıkladı.
Bu arada Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Kılıçdaroğlu ilk defa sözünü düzeltme ihtiyacı hissetti. Ben biliyorum derken, sarayın kumpası olduğunu biliyorum demek istemiştim… Öhö öhö, falan filan…
Kamuoyunun bir kısmı Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi: (Genel Başkan, hiçbir CHP’li saraya gitmez, bir komploya alet olmaz! demeliydi. Sonra parti içinde gerekeni yapsaydı…)
Bir kısım kamuoyu İnce’yi de eleştirdi: (Sen basın toplantısında tüm yandaş medyayı hele ki, Nagehan Alçı’yı görüp bir şeylerden şüphelenmedin mi? Haber vereceğim sana diyen Genel başkanına ulaşmak o kadar zor muydu? )
Muharrem İnce, CHP’nın içine bir ateş topu bıraktı. “Bu iftiraların hepsi CHP Genel Merkezi’nde üretildi. Partideki bir küçük grup tarafından.” Zaten aynı grubu 24 Haziran seçimlerinden sonra da suçlamıştı. Bu suçlamalar sırasında Tuncay Özkan adı ortaya atılmıştı.
Yenilerde bu isim yine ortaya atıldı. Uğur Dündar twitter hesabından hemen açıklama yaptı. “Dürüstlüğüm gereği zorunlu açıklama: İktidarı destekleyen bir gazeteci; bana haberi getiren kişinin @ATuncayOzkan olduğunu, benim teklifi reddettiğimi yazıyor. Özkan’la yaklaşık 2 yıldır ne görüştüm ne de telefonlaştım. İddia doğru değil.
T. Atilla’ya en yakın CHP’li araştırılsın.”
Konu lastik gibi uzuyor. Sahi bütün bu tartışmalardan önce ne konuşuyorduk biz?
Rabia Naz’a yapılanlar ortaya çıksın! Kadın cinayetleri ve Şule Çet’in katilleri, Zamlar, Emeklilikte yaşa takılanlar, Siyanürle intiharlar, Yeni parti hazırlıkları Babacan-Davutoğlu ve AKP’nin bölünme süreci…
En doğru yorumu Murat Yetkin yaptı aslında: “Bakalım sırada bakmamız istenen hangi kuşlar, hangi cambazlar var?”