Serpme Kahvaltı’yı okur okumaz “tereyağ üzerine kırılmış yumurta, bal, kaymak…” gibi şeyler düşünüyorsanız, üzülerek söylüyorum ki, yazının içeriği sizi birazcık hayal kırıklığına uğratabilir.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’na göre serpme kahvaltı’da israfın yıllık maliyeti 100 milyar lira. Korkunç değil mi? 100 Milyar!
Bir yanda ekonomiye bağlı sebeplerden intihar eden aileler diğer yanda kahvaltıya yüklü miktarda paralar ödeyen tipler.
Serpme Kahvaltı Nedir?
Yiyemeyeceğiniz kadar çok şeyin önünüze serilmesi olarak da tanımlayabileceğimiz serpme kahvaltı; ülke olarak savaş sonrası yokluk travmamızın şımarıkça dışa vurulmuş bir hali olabilir. Haftasonları insanlar serpme kahvaltı organizasyonlarına ayıla bayıla gidiyorlar.
Ben de gittim
Birkaç defa gittim. Her şey önünüze getiriliyor. Zeytinin bin bir şekli. Peynirlerden ufak bir Türkiye haritası bile çıkabilir. O derece abartılı. O derece gösterişli. Sonuç olarak doymuyorsunuz. Birbiriyle kimyası hiç uymayan bir sürü yiyeceği yemediğiniz için yine 3-5 tane çeşitle kahvaltı ediyorsunuz. En azından ben de öyle oldu. Sonrası çöp olma ihtimali yüksek.
Karnını Doyurma Kültürü
Bizim toplumumuzda lezzet fetişi diye bir şey olabilir. Bu lezzet fetişinin altında ise kadın-erkek ilişkisi yatıyor olabilir. Bu arada aklımdan geçenleri yazıyorum ama hiç alakası olmaya da bilir. Yine de kafamdan geçenleri yazmak istiyorum.
Erkeği memnun etme kültürü ata-erkil toplumlarda sıkça gözükür. Kadının evde oturup erkeği memnun etmek için lezzet arayışına girmesi ve lezzet işinin kompedanına dönüşmesi “mutfak” denen kültürün gelişmesine yol açan etkenlerden birisi olabilir. Bu tuhaf toplumsal alışkanlığımızdan dolayı da gösterişli sofralara bayılıyoruz. Bu bayılma meselemiz özellikle 2000’li yıllardan sonra iyiden iyiye coştu. Tabi bunun altında BAZI SİYASİ SEBEPLER DE var.
Rakı Masası Rezilliği
Karı koca alkol almaya giden bir Avrupalı çifti düşünün. Muhtemelen bira ya da şarap söylerler yanına ufak bir çerez karışımı sipariş edip geceyi bu şekilde bitirirler. Bizde ise bu durum şöyle oluyor.
Rakı söyleniyor. 7-8 çeşit meze söyleniyor. Meyhanenin 1-2 çeşit ikram mezesi geliyor. Suya alternatif olarak şalgam geliyor. Masaya sürekli olarak çay servisi yapılıyor. “Kızarmış ekmeği yenileyebilir miyiz usta”lar havada uçuşuyor. Meyveler, kahveler falan derken ortalık festival alanına dönüyor. Bakın bizzat kulağımla duyduğum bir şeyi size söylemek istiyorum. Masada yer kalmamış. Bardakların koyulabileceği yerler dışında her yer dolu. Beyefendi garsonu çağırıp şöyle diyor “Peçeteyi meçeteyi alın masadan yer kalmadı!”