Merkez : Astro naber?
Kafamı kaldırıp masanın üzerinde duran hiper-iletişim kutusuna baktım. Merkezin “astro” lakayitliği devam ediyordu.
Astronot : Duyuyorum merkez. Ne oldu? Canınız mı sıkıldı?
Merkez : Yoo yarın için bir görev verdiler sana.
Astronot : Nedir görevim?
Merkez : Bulunduğun yerin 1 kilometre uzağında bayraklı tepe varmış.
Astronot : Evet. Anladım.
Merkez : Neyi anladın?
Astronot : Bayraklı tepeye Türk bayrağını asmamı istiyorsunuz değil mi?
Merkez : Evet. Ayrıca video da çek. Cumhurbaşkanı canlı yayında izletecekmiş.
Astronot : Anlaşıldı merkez.
Uyku kabinime girip düşünmeye başladım. “Bayraklı tepe” misyonum bir kere daha hayal kırıklığına uğramama sebep olmuştu. Mars’a ilk defa 10 sene önce Ruslar tarafından ayak basılmıştı. Sonra diğer ülkeler… Mars’dan umudu herkes kestiğinde bizimkilerin aklına uzaya çıkmak gelmişti. Ee milliyetçi toplumuz bayrağı asmadan olmaz tabi.
Uykuya daldım.
***
Astronot : Sancak Beyi’nden UBM’ye.
Merkez : Günaydın Astro.
Astronot : Bana Astro demeyi keser misiniz.
Merkez : Tabi Sancak Bey. Biz öyle samimiyet olsun diye dedik.
Astronot : Tamam ya da deyin ya. Sancak Bey çok kötü.
Merkez : Aynen aynen.
Astronot : Ben Bayraklı Tepe’ye gidiyorum. Şanlı bayrağımızı saplıcam.
Merkez : Tamamdır. Görev işaretlemeni yaptık.
Bambaşka bir gezegende elimde bayrakla yürüyordum. Muhtemelen dramatik bir görüntünün parçasıydım. Bayraklı tepeye geldiğimde bayrağımızı uygun bir yere sapladım.