Kelimenin aslı “operasyon” ama tanıdığım bütün emniyetçiler “oparasyon” diyor. MİT’ten emekli (olmaz ama biz emekli gibi davranıyorduk) “Cevcet Amca” da öyle derdi. Allah rahmet eylesin. “Biz öyle oparasyonlar yapardık ki, ruhunuz duymazdı!” Derdi. Zaten duysak diye yeltendik miydi…
Hemen dirseği yerdik büyüklerimizden. Bakınca da gözler tehditle açılmış bir şekilde bir bakış atılır, o ifadeden şunu okuyuverirdik: “Cevcet Amca’nın sözü üstüne söz edilmeyecek!” Kaç kere söylemişlerdi de… Ayıp değil miydi de… Biz akıllanmayacak mıydık da… Falandı da, filandı da…
Böğrümüze dirsek atan hiç bir aile büyüğü kalmadı. Biz aile büyüğü olduk artık. Büyümek hatta torun torbaya karışmak da zormuş… Ağır ol, molla desinler ama bir türlü ağır olamıyorum zahir. Sakal bıraktım misal, kimse molla falan demedi.
Alışmadık suratta sakal durmuyor. Öyle değildi ama açık açık sindirim sisteminin son halkasını buraya yazamam. Zurnanın zırt dediği yer olarak da bilinir. Daha ne diyeyim? Veya yumurtanın gelip dayandığı yer.
Böyle o yasak bu yasak deyince aklıma hep şu geliyor. Atatürk, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini benimsemişti. Biz de onu benimsemiştik. Hatta (adının ne olduğunu biliyorsun sen için de) vatanını savunmuyorsan (o iş) cinayettir demişti.
Ama Buhran Kuzu Kuzu pense, öyle değil dedi. Türkiye’ye o saldırıyor, bu saldırıyor… Bu söz bir temenni oluyor o zaman. Ne yapacan? Karşı koymayacan mı? (Dirsek)
Yurtta sulh, cihanda sulh, ideal olarak kabul edilebilir dedi. (Dirsek) Zaten biz artık Amarikâ der, Türkiye yapar pozisyonunda da değiliz dedi. (Dirsek)
Çıkmış söylemiş televizyonda. Bıyığı da yeni bırakmıştı o zaman. 2017 falan…
Tee o zamandan burayı görüyor yani. (Dirsek)
Buhran Kuzu Kuzu penseye göre; 1964 Kıprıs’ta n’olmuştu? Amarikâ, uçağı kaldırdığın an, her şeyi keserim! Dedi. Uçak kaldıramadık! (Dirsek) 1974’te kesersen kes dedik. Kıprıs’a çıktık. 3 gün savaşabildik (Dirsek) sonra bi ambargo koydu. Durduk. (Dirsek)
Ama şimdi öyle miydi? İnsansız hava aracını yapan, denizaltısını yapan (dirsek) savunma sanayiinin %85’ini yapan… Artık muhtaç olmayan bir Türkiye idik… Sana para veren emir de verirdi. (Dirsek) Veya alet de veren, edavat da veren…
Yani kendi yağıyla kavrulan bir Türkiye’nin olması bunları rahatsız ediyor…
Kimi? Diye düşündüm ki… (Dirsek)
Arkadaş sen bu programı nası kaçırdın yahu? dedim… Tekrar tekrar izledim. Gözlerim dolu dolu şimdi. Dilimde bir şarkı. Tarkan’dan…
“İşte kuzu kuzu geldim / Dilediğince kapandım dizlerine
Bu kez gururumu ateşe verdim / Yaktım da geldim
İster at, ister öp beni / Ama önce dinle bak gözlerime
İnan, bu defa / Anladım durumu (bil), tövbeler ettim”
(Dirsek)