TalaÅŸÂ Â : Hoca ne yaparken?
Sabi : İsmini üflücek ya.
Tunç   : Nereye?
Sabi: Ee çocuğun kulağına işte. Yaa allah allah size de yapmışlardır. Çocuğun kulağına adı üflenir.
Tunç   : Eee hocamı getircez biz şimdi.
Talaş  : Aşkım ne gerek var.
Sabi : Aaa kızım öyle deme. Ana baba olarak sizin sorumluluğunuz bu.
Talaş  : Yaa. Ne biliyim. Biz de öyle çok ilgili değilizdir.
Ding dong.
Sabi    : Hah Hayri beydir. Hocayı getircekti.
Talaş ile birbirimize bakakaldık. Olaylar kontrolümüz dışında gelişiyordu. Yine de sessiz kaldık. Sonuçta kulağına isim fısıldamaktan ne zarar gelebilirdi ki?
Hoca  : Allah analı babalı büyütsün.
Tunç   : Sağolun imam bey.
TalaÅŸÂ Â : Aahahahaha.
Hayri   : Öhö öhö. Hocam başlayalım isterseniz.
Hoca bebeğe yaklaşıp bir şeyler okudu. Hayriye teyze öncesinde Zeynep deyin demişti.
AkÅŸam saatleri
Tunç   : Teşekkür ederiz her şey için. İyiki varsınız…
Sabi    : Bir şey olursa ara annem.
Hayri   : Hadi bakalım yarın görüşürüz. İyice dinlenin.
İçeri girdiğimde Talaş uyuyordu. Gürültü yaptığım için uyandı.
TalaÅŸÂ Â : Gittiler mi?
Tunç   : Evet gittiler.
Talaş  : Sağolsunlar ya. Her işimizi yaptılar.
Tunç   : Sorma ya. Çok mutlu oldum bende. Baba olunca komşuluk falan gibi kavramlar da oturdu galiba kafama. Derin de ne çok uyuyo ya. Oynasak keşke.
Talaş  : O işlere daha çok var.