Talaş : Yürüüüüü! Ya yürüüüü! Öfffff..
Hemen telefona sarıldım.
Dıt. Dıt.
Talaş : Açsanaaaa ya!
Açmadı.
Çekiştirmeye devam ettim.
Dırın dırın dırın.
Talaş : Hah sonunda ya! Beyimiz telefona bakabildi.
Tunç : Selam aşkım. Günaydın. Nerdesin sen ya?
Talaş : Yaa Roxy’yi dışarı çıkardım. Durdu birden yürümüyo.
Tunç : Hmm. Allah allah. Yemek falan mı gördü.
Talaş : Yok yaa sokaktayız etrafta yemekçi, dönerci falan yok.
Tunç : Hmm. Konum atsana geleyim.
Talaş : Tamam. Hızlı ol lütfen.
15 dakika “Rokyciğim hadi aşkım, hadi hayatım, hadi sana mama vereceğim”lerle geçti.
Tunç : Roxy!
Birden Tunç’a doğru koşmaya başladı. Zaten sinirleri yıpranmış olan ben yere düştüm. Araba falan olmadığı için şanslıydık. Tunç Roxy’yi tutup yanıma geldi.
Tunç : Aşkım ahaha iyi misin ahahaha.
Talaş : Gülme!
Tunç : Bir şeyin yok dimi?
Talaş : Dizim acıyor.
Tunç : Hayatım niye tek çıkarıyorsun. Bu köpek kocaman. Seni istediği gibi yönetebilir.
Talaş : Ağladı sabah kıyamadım allah allah ya! Sorumlu ol madem biraz. Sen çıkar hayvanı ya da bakma!
Tunç : Radikalleşmesene hemen ya allah allah. Düştün diye sinirini benden çıkarma! Ben seni kurtarmaya geldim. Superman gibi düşün beni.
Talaş : Hııı.
Tunç : Hadi gel yürüyelim. Koluna girmemi ister misin?
Talaş : Evet.
Yürümeye başladık. 40 dakika boyunca yerinden kıpırdamayan köpek yerleri koklaya koklaya yürümeye başladı.
Talaş :Derdi neymiş Roxy beyin?
Tunç : Bilmiyorum ki gördün işte beni görünce ayaklandı. Garip hayvan.
Talaş : Bugün ben neden erken kalktım biliyor musun?
Tunç : Neden.
Talaş : Midem bulandı çünkü. Gidip kustum.
Tunç : Üşüttün mü acaba?
Talaş : Regl olmadım ayrıca. Gecikti!
Tunç : Yani?
Talaş : Hamile olabilirim.