Yıllar yıllar önce… Anonim Efendi ile kahvelerimizi yudumlarken bir sohbet gerçekleştirdik. Bu sohbet esnasında bazı notlar alma gereği duydum. Eee malum yaşım ilerliyor, unutur oldum birçok şeyi… Bu notlarımı (gözlem olarak yazıyorum) ve diyaloğumuzu, noktasına dokunmadan aşağıya yazıyorum. İyi okumalar olsun.
Vapur Bey: Kim balayında konforlu bir otelde kalmak istemez?
Anonim Efendi:Kim istemez? Herkes ister.
Vapur Bey: Televizyonun karşısında bulunan üçlü koltuktan tek beklentimiz konfor değil midir?
Anonim Efendi:Öyledir.
Vapur Bey: Kesinlikle öyledir.
Gözlem – I: Tebaa için konfor; günlük hayatla ilgilidir.
Vapur Bey : Peki ya kral için konfor nedir? Tahtının kuş tüyü olması mıdır?
Anonim Efendi: Sanmam. Koskoca kral taşa oturacak değil ya. Onun için başka bir şey olsa gerek.
Vapur Bey: Yani bir bakıma bizim konfordan beklentimizle kralın beklentisi aynı değildir diyorsun.
Anonim Efendi: Sanırım öyle. Sen söyle bakalım neymiş kral için konfor?
Vapur Bey:Bir kral ne zaman telaşa düşer?
Anonim Efendi:Tebaa’sı ona itaat etmese telaşlanır. Varisi tahtına göz koysa telaşlanır. Sadrazam arkasından iş çevirse telaşlanır.
Gözlem – II: Anonim Efendi’nin Kral’ın bakış açısı dediği şey kralın kendisinden ziyade krallık düzeni ile ilgili.
Vapur Bey: İyi dedin Anonim Efendi. Peki o zaman kral için konfor “tebanın ve yakınlarının onun dediklerine harfiyen uymasıdır” diyebilir miyiz?
Anonim Efendi: Sanırım diyebiliriz.
Vapur Bey: Peki ya bu kralın davranışları kendisinden daha zengin ve güçlü bir kralın konforuyla bağıntılı mıdır?
Anonim Efendi: Hmm olabilir. Sonuçta güçlü kralın istemediği gibi davranırsa, güçlü kralın konforunu bozmuş olur.
Anonim Efendi ile konuşmamız yakın dostumuz Bilinen Bey’in içeri girmesiyle sonlandı. Yalnız ben sonrasında bu muhabbetimiz üzerine birazcık düşündüm.
Bana öyle geliyor ki; mevcut düzen ile ilişkisinde konforsuz diye tanımlayabildiğimiz birçok insan konfor düşkünleriyle kıyasladığımız durumlar dışında -pek de- konforsuz değiller. Bu gibi insanlar gerçekten konforsuz hisseden birisine denk geldiğinde dostane bir dil ile kralın konforuna -pek de- uzak olmayan telkinlerde bulunma eğilimi gösteriyorlar.
Kızmayın canım “Sizin iyiliğinizi istiyorlar.”