Toplumumuzun evlilik ile ilgili yaklaşımları büyük oranda rezalet. Rezalet diyorum çünkü evlilik ya da sevgililik durumu, çiftlerin birbirleri üzerine tahakküm kurma yarışıymış gibime geliyor.
Sorun varsa çözüm de var
Çift Tıkanması dediğim bu soruna (yukarıda basitçe bahsettiğim sorun) çözüm önerilerim var.
1- Bireysel Alan İhtiyacının Karşılanması
Her insanın kendi alanına ihtiyacı vardır. Evlenme yaşı aralığını 25-30 gibi kabul edersek bir insanın 25-30 seneyi -çoğunlukla- kendisiyle baş başa geçirdiği sonucuna ulaşabiliriz. Burdan çıkan sonuç şudur: 20 sene kendi hobilerini, yaşam alışkanlığını, sosyal çevresini oturtmuş bir insanın hayatına “sevgili” kisvesi ile grip “bu böyle olmaz, onla görüşme, bunu yapma” DİYEMEZSİNİZ. Böyle demek aptallıktır, böyle demek o insanın hayatına saygı duymamaktır. İlk maddeyi toparlayacak olursak: ilişkilerin temel problemi olarak gördüğüm bireysel alanın ihlali muhabbetinden özenle kaçınmak lazım. Erkek/Kadın arkadaşınız arkadaşlarıyla dışarı çıkmak isteyebilir, tek başına film izleyebilir. Tek başına film izlemek isteyen birinin ASLINDA demek istediği SİZİ HİÇ SEVMEDİĞİ değildir. TEK BAŞINA FİLM İZLEMEK istiyordur.
2- Değiştirmeye Çalışmaca
Bu meselenin doğrudan toplumsal bir sorun olduğunu düşünüyorum. Bizim toplumumuz SİYASET ile gereğinden fazla haşır neşir bir toplum. Normal bir düzende vatandaşın SİYASİ konularda saatlerce konuşması bile saçmayken bizde saatlerce konuşulsa bile bitmez.Bizde siyasetin bu kadar konuşulmasının belki de en büyük sebebi siyasi dilin sürekli ŞU ŞÖYLE YAPILIR, BU BÖYLE YAPILMALIDIR, BU YAPILMAZ gibi yönlendirici dili olmasıdır. Özgür düşüncesinin dizginlenmesine toleransı olmayan kafalar bu yaklaşımlar sonucunda MUHALİFLEŞİR. Fakat bu yönlendirici ve HAYIR! DEĞİŞ dili sadece siyasi arenada karşımıza çıkmaz. Günlük ilişkilerimiz büyük oranda DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN HADSİZ DİL ile ilgilidir. Bu hadsiz dil kendini en çok ilişkide gösterir. İlk tanıştığınızda karşınızdaki insanı KEŞFEDİLECEK ANAKARA gibi görmenizi sağlayan İLGİNÇ ÖZELLİKLER bir süre sonra DEĞİŞTİRİLMESİ ZORUNLU ÖZELLİKLERE dönüşür. Kimse kimseyi değiştiremez. Değiştirmeye çalışmamak gerekir.
3- Aldatma Mevzusu
KİMSE KİMSEYİ ALDATAMAZ.
KİMSE KİMSE TARAFINDAN ALDATILAMAZ.
Sanki; bu aldatılmak dedikleri sorunlarla doğru düzgün yüzleşmeyenlerin mağduriyetten aldıkları HASTALIKLI HAZ. Ben bir insanın çok istisnai durumlar dışında aldatılamayacağını düşünüyorum. (Muhabbetimizin ekseni SEVGİLİLİK, KADIN ERKEK İLİŞKİSİ olduğu için bu bağlamda ele almanızı rica ederim)
Çok ilginç bir denklem var burda. X kişisi Y kişini beğenmiş. Y kişisi X kişisini beğenmiş. Bunlar PONÇİK aşklarına başlamışlar. Günlerden bir gün Y kişisi Z kişisini beğendiği zaman X kişisi ALDATILMIŞ olmuyor. X kişisinin öğrenmesi gereken Y’nin kararları kendisi yararına çalışmadığında oyun bozanlık etmemek. Diyelim ki ediyor. X kişisi şunu da iyi bilmeli. Y en fazla kendini aldatmıştır. Çünkü kimse kimseyi aldatamaz.