Acaba Türkiye’de yaşayıp bu cümleyi bir kere olsun duymayan var mıdır? Oldu ya bunu duymadınız; “sonuçta herkes özgür!” “Benim özgürlüğüm senin özgürlüğünün başladığı yerde biter!” tarzı klişeleri hiç yoksa bir kere duymuşsunuzdur. Bana sorarsanız “maalesef kimse özgür değildir” diyelim ki gerçekten özgür olacağız “kimsenin özgürlüğünün başladığı yerde kimsenin özgürlüğü bitmez” özgürlükler birbirlerinin sınırını her fırsatta işgal eden maganda sürücülere benzemez doğal olarak kesişmezler. Çoğunlukla felsefenin konusu olduğunu düşündüğüm özgürlük meselesinin ülkemizde oldu-bittiye getirilerek manasızlaştırıldığını düşünsem bile İnsanların özgürlük ile ilgili savunucu yaklaşımlarını takdir ediyorum.
Bulanık Bir Görüntü: Özgürlük ve Serbestlik
Galiba insanların kafasında özgürlük ve serbestlik meselesi birazcık iç içe girmiş. Bana sorarsanız biz “özgür” değiliz. Yasalar aracılığı ile “hak” formunda bize verilen bazı “serbestliklerimiz” var. Bu serbestliklerin, büyük oranda özgürlüğe benzediğini yadsınamaz ama bütün bu benzerliğe rağmen özgür değiliz. Bu sebeple çoğu zaman özgürlük dediğimiz mesele aslında serbestliktir. Serbestliğimiz yasalar aracılığı ile güvence altına alınır. 1918’de serbestlikleri olmayan birinin 1925’de sahip olduğu serbestlikler; özgürlük sandığımız şeyin serbestliklerden fazlası olmadığını açıkca gösterir. Toplumsal serbestliğimizi kazandığımız Kurtuluş Savaşı, bireysel serbestliğimizi her vatandaşa hak olarak verip bunu savunabilecek yasaları ve işleyişi hayata geçirmiştir.
Özgürlükçü Sığınmacılık
Bugün, özgürlükçü görünen insanların büyük çoğunluğu kazanan ata oynamaktan başka yöntem bilmeyen sığınmacılardan başka bir şey değil. Çünkü özgürlükten bahsettikleri şey aslında serbestlik, serbestlik dediğimiz doğuştan gelen haklarımızdan çok devlet tarafından bize bırakılan serbestlik alanı. Peki ya özgürlüğe, yani serbestliğe, saldırmak isteyenlerin tutumu nedir. Mümkün mertebe bu serbestliğe (sistem/devlet tarafından sağlanan) saldırmak. Peki bunu nasıl yapar? İnsanların serbestlik sandığı yeni alanlar yaratarak. Peki bu yeni alanları en fazla seven kim olur dersiniz? Kendini özgürlükçü olarak görenler. Neden severler? “Ee yeni bir alan daha açıldı da ondan!”
Bu sığınmacı kafa; özgürlük kavramını “benimkinin başladığı yerde seninkinin esamesi okunmaz” diye açıklamaya çalışan kafay ile oldukça benzer. Böyle insanları “kim ne kadar arsa alcak, hangi arsa daha iyi” hesaplaması yapan mirasçılara benzetirim hep.