Oyun sonucu düşünülmeden, eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Oyun işin karşıtı olarak düşünülmektedir. Çünkü işte belirli bir sonuç söz konusudur. Piaget’e göre oyun bir uyumdur. Oyunlar, çocukların kendi seçtikleri ya da gruptaki bazı öğrencilerin seçtikleri ve kendilerine göre sağlam kuralları olan eylemlerdir. Çağdaş birçok yolu vardır. Oyun, bu yolların en doğal olanı, en sık kullanılanı ve en sağlıklı sonuç verenidir. Oyun her çocuğun gerçek yaşantısından daha çok benimsediği, daha çok içinde yaşadığı ve mutlu olduğu bir dünyadır. Oyun, yaşamın tüm dönemleriyle ilgili bir kavramdır, bu özelliğine göre de oyun çeşitleri yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Oyunun ne olduğu ya da ne olmadığı konusunda çok eski zamanlardan beri çok değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bütün bu görüşlerin ortak noktası, oyunun çocuk için en önemli uğraş olduğudur. Oyun için yapılan tanımlar şunlardır:
Oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları, çocuğun kendi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemidir. Gross’a göre (1896), oyun bir pratiktir. Yetişkinler ileride karşılaşacağı davranış biçimlerini oyunla elde ederler. Caillois (1958). “Oyun ve İnsanlar” adlı kitabında, Huizing’in oyunla ilgili görüşlerinden etkilenerek oyunu şu şekilde tanımlamıştır. Oyun, serbestçe kabul edilmiş fakat bağlayıcı olan kurallara göre belli bir alan ve zaman süreci içinde sürdürülen, gerilim ve eğlence duygularını içeren, gerçek hayattan farklı olduğu bilinci ile yapılan gönüllü bir hareket ya da faaliyettir. Montaigne (1533-1592) oyunu, çocukların en gerçek uğraşıları olarak tanımlamıştır. Montessori (1870-1952) de oyunu çocuğun işi olarak nitelendirmiştir. Genel tanımıyla oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı yada kuralsız gerçekleştirilebilen, fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir.
Handan ŞEN
Okul Öncesi Öğretmeni
Drama Eğitmeni Ve Eğitim Koçu