Uzun süredir televizyondan, başka bir deyişle sihirli kutudan, uzakta bir hayat sürüyordum. Antalya’ya, yine başka bir deyişle ana ocağına, dönmem ile televizyon tekrar hayatıma girdi.
Oturup özellikle televizyon izlemiyorum fakat bilgisayarımı televizyonun olduğu odada kullandığım için bütün olan bitene hakimim. En çok dikkatimi çeken ise garip yarışma formatları. Bu formatlara rast geldiğimde kelimenin tam anlamı ile OHA oluyorum.
Gelinim Mutfakta var mesela. Gelinler kayınvalideleri ile aynı yarışmaya katılıyorlar. Kayınvalideler gelinlerin yaptığı yemekleri tadıyorlar ve puanlıyorlar. Tabi amaç kendi gelinlerine fazlaca puan vermek ki altınları alabilsenler ama çoğu zaman kendi gelinlerini bulamıyorlar ve kavgalar başlıyor.
4 tane gelin stüdyoda kurulu olan 4 tezgahta yemekler yapıyorlar yemekler yaparken diğer gelinlere kötü davranmak programın, sanıyorum, kuralı.
Yatıya misafirim var da ilginç bir konsept. Arabaya doldurmuşlar 5 kişiyi herkes birbirine yatıya gidiyor. Koronavirüs önlemleri kapsamında çekilmiştir falan yazıyolar ama hikaye… Çok da ilginç insanlar var programda, birbirlerine kötü davranma konusunda gelin yarışmasından geri kalır yanları yok çok ilginç.
Esra Erol sürekli ekranlarda kalacak galiba. Yargı dağıtıyor ekranlardan. Kötü bir tutuculuğu var bu kadının. Sözüm ona aklı başında yargılar dağıtıyor gibi davranıyor ama sinir bozucu yargıları. Ailesi kendine kötü davrandı diye çareyi evden kaçmakta bulan genç bir kadına “geri dön kimse üzülmesin” falan diyor.
“Hay allah” diyorum bu programları izlerken. Bir çeşit suç olmalı bu formatların çekilmesi, yayınlanması hatta teklif edilmesi…