“Helal ediyor musunuz?”
“Helal olsun”
Tunç : Talaşcığım hastaneye gidelim mi? Pek iyi görünmüyorsun.
Talaş : Yok yok gerek yok. Hemen eve gitmeyelim yeter. Biraz temiz hava alsam iyi olur.
Tunç : Tamam.
Talaş’ın koluna girip yürümesine yardımcı oldum. Bir süre sonra kalabalıktan uzaklaştık. Talaş birden, tekrar, ağlamaya başladı.
Tunç : Tamam kendini üzme bu kadar.
Talaş : Ya kollarımda öldü ya ve ben bir şey yapamadım.
Tunç : Yapılması gerekeni yaptık Talaş! Yüklenme kendine.
Talaş : Geç mi aradık ambulansı biraz?
Tunç : Offf. Saçmalama.
Talaş’ın gözyaşları eşliğinde yürüyüşümüze devam ettik.
Talaş : Ya taşınalım ordan lütfen!
Tunç : Aşkım saçmaladın iyice. Daha yeni taşındık oraya. Ayrıca kira olsa çıkalım da orası bizim. Ne kadar sevmiştin almadan önce hatırlasana.
Talaş : Ya evet ama.
Hııııığğğğk..
Talaş : O zaman kapı eşiğimizde komşumuz ölmemişti.
Hıüğkk, Hiğğğk.
Talaş : Ya yüzünü buruşturmasana ya! Burnum akıyo allah allah!
Tunç : Ağlayıp durursan akar. Kadının eceli gelmiş belli ki. Yapacak bir şey yoktu.
Sessizce devam ettik yürümeye. Yeterince kendimize geldikten sonra arabaya doğru yöneldik.
14