Ding, dong
Tunç : Bu kim ilk günden!
Talaş : Çok mu gürültü yaptık acaba.
Kapıya doğru yöneldim.
Talaş : İyi akşamlar, buyrun.Fikriy
e : Merhaba, efendim. Ben Emekli Noter Fikriye Sözarı.
Talaş : Merhabalar efendim. Ben de Talaş.
Fikriye : Apartmanıza hoş geldiniz. Size rahatsızlık verecek değilim bir ihtiyacınız var mı diye sormaya geldim. Malum yeni taşındınız.
Talaş : Ayy ne kadar incesiniz. Çok teşekkür ederiz. Aslında güzel bir yorgunluk kahvesi içelim diyorduk ama fincanları henüz bulamadım. Eğer sizin için de uygunsa fincanları siz getirin ben de kahveleri yapayım ne dersiniz?
Fikriye : Ayy canım. Hem güzelsin, hem incesin… Bekar mısın yoksa sen?
Talaş : Yok benim erkek arkadaşım var.
O sırada Tunç yaklaştı bize doğru.
Talaş : Tunç, Fikriye hanım ile tanış.
Tunç : Merhaba, Fikriye hanım Tunç ben.
Fikriye : Merhaba evladım. Ne kadar şanslısın böylesine güzel, böylesine kibar bir kadın ile arkadaşlık ediyorsun.
Tunç : Evet. Birkaç gündür ben de bunu düşünüyorum sık sık.
Omzumla birazcık dürttüm.
Fikriye : Ben fincanları alayım da geleyim.
Talam : Tamamdır. Bekliyoruz.
Kapıyı kapattıktan sonra bir hışımla salona geçtim.
Talaş : Ya ne diye dalga geçiyorsun kadınla.
Tunç : Ne dalgası ya. Gerçekten dalga olsun diye söylemedim. Ayrıca dalga geçilecek bir insan olduğunu düşünmüyorum Fikriye hanımın. Gayet kibar ve iyi niyetli bir insana benziyor.
Talaş : İyi peki. Ben yanlış anladım demek ki…
Tunç : Her şey ile dalga geçtiğimi düşünmekten vazgeçsen çok iyi olacak.
Talaş : Sanırım doğru söylüyorsun.
Ding dong..
Talaş : Uvv. Fikriye hanım geldi. Ver bakalım bir dudak.
Tunç : Al bakalım bir dudak.
***
Talaş kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdü. Kapıyı açtı.
“Fikriye hanım. Aa, aa, aa. İyi misiniz? Fikriye hanım!! Tunç Koooş!”