Bir odadan diğer odaya geçiyor. Başka bir odadan bir şeyler alıp bir başka odaya bırakıyor. Bir odadan çıktıktan birkaç saniye sonra duruyor bazen. Bir şeyler aklına gelmiş gibi geri dönüyor. Talan ediyor bütün odayı. Öfkeleniyor. Gözlerini kapatıyor sıkıca. Yavaş yavaş sallanıyor kafası. Bir vakit sonra açıveriyor gözlerini. Hızlıca çıkıyor. Arayışı devam ediyor. Bir şeyler aradığını biliyorum bulamayacağını da biliyorum. Çünkü ne aradığını biliyorum. O bilmiyor.
Cam kenarına yürüdü. Camdan evinin manzarasına baktı. Büyük ve sık ağaçları izledi bir süre. Evinin önünden ormana kadar boylu boyunca uzanan hatırı sayılır boş bir arazi vardı. Bu boş arazi tamamen çimenlerle kaplıydı. Bir sigara yaktı. Ne zamandan beri burada yaşadığını bilmiyordu. Neden burada yaşadığını bilmiyordu. Kendi hayatına dair hiçbir şey bilmiyordu. Sinirlendiğini hissettim. Dikkatini dağıtmalıydım. Salon kapısının yanında bulunan büyük masanın üstündeki vazoyu devirdim. Vazo gürültüyle kırıldı. Hızlıca arkasına döndü. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Koridordan gelen adımları işitti sonra. Birkaç adım attı koridora doğru. Bir yandan sesi dinlemeye çalışıyordu. Banyonun kapısını kapattım hızlıca. İrkildi. Hızlıca koşturmaya başladı.
Banyodan içeri girdi. Önce gözüyle süzdü bütün banyoyu. Bu sırada kapıyı sertçe kapattım. Arkasına döndü. Korkmuştu. Birazcık rahatlatmam gerekiyordu. Güzel bir klasik müzik duyulmaya başladı evin içerisinde. Banyonun içini güzel kokular kapladı birden. Rahatladığı yüzünden belliydi. Duş başlığından su akmaya başladı. Sıcak bir duş aldı.
Duştan çıktıktan sonra bir süre aynada kendisine baktı. Yüzünü inceledi. Yüzüne dokundu. Bir garip hissetti kendini. Kendisini ilk defa görüyormuş gibiydi. Anlam veremedi.
Tak. Tak.
İrkildi. Garipsedi. Kapı çalıyordu. En son ne zaman kapısının çaldığını anımsamaya çalıştı. Hiç. Hatıralarında böyle bir andan eser yoktu. Hızlı adımlarla arka bahçeden çıktı. Duvar dibinden hızlı hızlı yürüdü. Evin ön cephesini görebileceği köşeye yaklaştığında sırtını duvara verdi. Bir kaç adım yan yan ilerledi. Kafasını yavaşça çıkarıp baktı. 2 kadın duruyordu kapının önünde. Meraklanmıştı. Geri döndü. Arka kapıyı kapattıktan sonra bir kere daha kontrol etti. Ön kapıya doğru yürümeye başladı. Kapının önüne geldi. Kapı deliğine doğru eğildi. Baktı. Bu iki kadın annesi ve ablasıydı. O güne kadar onları hiç görmediğine emindi. Fakat görür görmez anladı kim olduklarını. Bir iki adım geri attı. Banyo kapısını hızlıca kapattım. Tekrar irkildi. Hızlıca koştu banyoya doğru. Küvetin kenarında kanları gördü. Küvete doğru yürüdü. Kesilmiş bedenini gördü. Panikledi. Cinayet işlediğini fısıldadım. Hemencecik inandı. Aynaya baktı. Yüzünde kan vardı. Yüzünü yıkadı. Dönüp son bir defa baktı bedenine. Birkaç havlu attı üstüne. Sonra çıktı banyodan. Banyo kapısını kilitledi anahtarı cebine attı. Kapıya doğru koşar adımlarla gitti. “Geldim geldim” dedi. Kapıyı açtı. Annesi ve ablası yüzüne baktılar. Anladıklarını düşündü. Sakinleşmeliydi. Fısıldadım kulağına. “Katilsin. Az önce öldürdün seni. Eğer beni dinlersen sonsuza kadar saklı kalacak bu sır. O kadar benziyorsun ki kurbanına, kimseler anlamayacak aranızdaki farkı.”
Bir kaç saniye öylece durdu. Birden gülümsedi. “Çok özlemişim sizi” dedi. Sarıldılar. İçeri buyur etti. “Tuvalet taştığı için bu kattaki banyoyu kullanamıyoruz. Üst kattakini kullanın.”