“Tuuuuunç. Gel buraya bebeğim”
***
“Haaayııır!!”
Kan ter içinde uyandım.
Shapeshifter Banu rüyama da girmişti sonunda.
Rüyamda….
Banu bizim üst kata taşınmış. Ben hiç memnun değilim tabi bu durumda. Tedirgin hissediyorum. Üst komşunuzun shapeshifter olmasını kimse istemez herhal! Bir gün kapı çalıyor. Kapıyı açıyorum. “Sana kek getirdim” diyor elindeki üzümlü keki uzatarak. Keki alıp “teşekkürler” diyorum gözlerine bakmadan. “Tunç” diyor. “Kaçtır sana kek getiriyorum bir kere bile içeriye davet etmedin! İş arkadaşıyız biz! Pes doğrusu!”
Bol tripli cümlesi biter bitmez hafiften sırıtırıyorum Banu’ya. “Şey… Mmm. Kusura bakma Banu. Bu aralar biraz kendime dönmek istiyorum. Başka zaman umarım” diyip kapıyı yavaş yavaş kapatmaya çalışıyorum.
İşte o an.
Banu’nun göz bebekleri inceldi, yılan gibi. Kahverengi olan gözlerinin rengi bal rengine dönüştü hızla. Yuvarlak diyeibleceğim hatları keskinleşti iyice. Bir hışımla kapıyı kapatmaya çalıştım. Araya elini koydu. İnanılmaz bir güçle karşı karşıyaydım. Baş edemeyeceğimi anlayıp hızla odama doğru koştum. Odama girip kapıyı kilitledim. Elime beyzbol sopamı alıp beklemeye başladım.
Bir tekme ile büyükçe bir delik açtı kapıya. Önce elleri geldi delikten. Kenarları tutarak kafasını soktu bir hamlede. Gülümsedi. Gülümsemesinin hemen ardından çatallı dilini dışarı çıkarıp “tısss” gibilerinden bir ses çıkardı.
“İblisss” diye bağırdım.
Güldü.
“Tuuuuç. Gel buraya bebeğim” dedi…