Tunç : Erdem gel gel koş!
Erdem : Olum ne çekiştiriyorsun?
Tunç : Yaa yürü! Sessiz ol ama bak! Ses çıkarma.
Erdem : Olum ne diye duvara yaslana yaslana yürütüyorsun beni?
Tunç : Çünkü operasyondayız Ahmak.
Erdem : Hahaha
Eliyle ağzımı kapattı.
Tunç : Sus ahmak sus! Geldik.
Muhasebe departmanına doğru sırtlarımız duvara dayalı halde yan yan yan ilerlemeye devam ettik. Tunç fısıldayarak “işaret verdiğimde şu saksının arkasına çömeleceğiz tamam mı?” dedi. Kafamla onayladım.
İşaretiyle birlikte hızlıca saksının arkasına geçtik.
Erdem : Olum adımızı röntgenciye çıkaracaksın niye içeri bakıyoruz?
Tunç : Bak şu kız var ya?
Erdem : Ya bunun için mi getirdin beni? Git konuş beğendiysen niye böyle alengirli işlerine beni alet ediyorsun yahu?
Tunç : Olum sus ya! Ne beğenmesi ya. Bu kız işe yeni girdi biliyorsun.
Erdem : Biliyorum.
Tunç : Bu kız bence shapeshifter (şekil değiştirebilen).
Erdem : Nasıl shapeshifter?
Tunç : Ya olum işte insan kılığına giren uzaylı işte bak birazdan kesin tuhaf bir şeyler yapacak.
Erdem : Nasıl tuhaf bir şeyler?
Tunç : Geçen gün kafeteryada su içerken gördüm. Dilini suyun içine sokup içti.
Erdem : Olum hasta mısın sen?
Tunç :Gerçekten bak. Shapeshifter’lar suyu öyle içerler. Sürüngen ırk işte olum. Konuştuk ya daha önce.
Erdem : Olum bak diyelim haklısın. Kız uzaylı-sürüngen-ırk mensubu. Biz böyle yakalanırsak röntgenci oluruz. Kıza “sürüngen ırktan mısınız?” diye sormazlar. Haa diyelim sordular. “Evet efendim uzaylı-sürüngen-ırk mensubuyum” demez. Kapiş?
Tunç : O işi hallettim ben olum. Kızın odasına kamera koydum. Gizli kamera.
Erdem : Olum manyak mısın sen? Suç bu lan suç! İş çıkışı hemen sök onu. Sonra da sil bütün kayıtları.
Bu konuşmanın üstüne tutup zorla ofise götürdüm Tunç’u. Kamera işinin küçük bir yalan olduğunu söyledi. İnandım. Yine de yeni ofis çalışanımız Banu’nun shapeshifter olduğunu kanıtlayacağına söz verdi bana. Hatta ve hatta ben günümü görecekmişim.