Üst katta bir odanın önüne geldik. Birkaç saniye sonra; beyaz tenli, balık etli kadını da getirdiler yanıma. O da bir çuval açtı.
Adamlar çuvallara küçük keseler atmaya başladılar. Ben o sırada düşünmeye başladım.
Aceba adamları dövsem, onu kurtarsam. Benden hoşlanır mı? Belki de sadece, sakin ol, her şey kontrolüm altında demeliyim. Bilemiyorum. Hiçbir şey kontrolüm altında değil zaten. 8 aydır işsizim. Tam 8 ay. 8 ay sonunda ilk defa bir iş görüşmesine çağrıldım ve o gün, o banka soyuluyor. Paraları emanet etçekleri kişilerin soygunculara çuval açtığını görse ne düşünür acaba banka müdürü. Tamam hadi iş olmasın zaten 8 aydır yok. Bu güzel kadınla tanışsaydım bari.
“İyice aç iyice aç”
Soyguncunun sesiyle dağıldı düşüncelerim. Çuvalın ağzını iyice açtım.
Birkaç dakika sonra. Çuvallar doldu. Çuvalları aşağı kata indirdik.
Merdivenlerden inerken bankanın büyükçe girişine baktım. Herkes yere yatmıştı. Mutlak bir sessizlik vardı.
“Hızlı, hızlı”
Biraz daha hızlandım. Son basamağı inince çuvalı önüme doğru indirdim.
“İndirme! Siz bizle geliyorsunuz”
Gariptir ki bu gelişmeye sevindim. Beyaz tenli, balık etli kadınla biraz daha vakit geçirme fikri hoşuma gitmişti.