Delirmek üzereyiz. Ekonomik kriz, siyasi buhranlar, pandemi falan derken amiyane deyim ile contayı yaktık. İnsanlar gölgelerle dövüşmekten bitkin düştü. Mecal kalmadı. Sırtlarda bıçaklar falan. Haliyle soyunmaya başladılar. Ardı arkası kesilmiyor bu haberlerin. Soyunan soyunana.
Soyunanların hepsine de akli dengesi yerinde değil diyorlar. Keçileri kaçırmış diyorlar. üşütmüş diyorlar falan… Ee ne diyecekler? Biz delirttik mi desinler? “Kendi delirmiş” diyorlar. “Durup dururken. Hiç gereği yokken delirmiş” diyorlar.
Tırlatmış falan da derler…
Biz delirttik demek deli işidir zaten. Akıllı adam öyle şey demez. Deliye yakışanı akıllı adam söylemez.
Meczup falan da…
Yani deliren hep var. Bir yerlerde birileri ya deli ya da delirmek üzere,ama delirteni göremiyoruz. Aynı bu gölgelerle dövüşen insanımız gibi bu delirtenler. Neredeler bunlar kim bilen yok.
Balatayı sıyırmış derler.
Medeniyet; bu insanları öylesine darlıyor ki -delirenlerden bahsediyorum- ne yapacaklarını şaşırıyolar zavallılar. Gerçeklik algıları “kayıyor” desek yeridir.
46’lı falan da diyorlar böyle tiplere.
Malum ülkemizin jeopolitik konumu, boğazlar, Asya ve Avrupa’yı doğal bir köprü gibi bağlaması… BOR falan..
Bu paralel sıcak. Sıcak olunca da insan darlanıyor giydiklerinin içinde. Ruhu hapsolmuş gibi hissediyor. Zaten giymediklerimizde kalmıyor mu aklımız… Neyse.
Tahtası noksan da diyorlar.
Soyunuyorlar. Baya düpedüz soyunuyorlar. Dünyaya geldikleri gibi. Çırılçıplak. Sonra başlıyorlar yürümeye.
Bir süre sonra çok kalabalık olacak bu soyunanlar ordusu. En çok da soyunmuş iki kişinin yolda denk gelmesi beni şaşırtır.