Hangi konuda düşünürsem düşüneyim kendimi en sonunda şu cümleyi söylerken buluyorum “Solucan işine mi girsem?”
Solucan işi beynimin her kıvrımına yerleşmiş bir tümör gibi. En alakasız zamanlarda, en alakasız yerlerde “solucan işine mi girsem!” diye söylenirken buluyorum kendimi. Benim için bir girişimcilikten çok daha fazlası “solucan işi.” Tek dayanağım, gölgesinde dinlenebildiğim…
“Eee madem bu konu sürekli aklıma geliyor keşke diyeceğime yapayım gitsin” gazıyla bir köyün yolunu tuttum. Solucan işine girmiş bir beyden 5 tane solucan aldım.
İnanır mısınız eve geldiğimde heyecandan ölecek gibiydim. Kalbim dıp tıs dıp tıs diye atıyordu. Yakaladığım groove’a tüm bedenim iştirak etti. Dans etmeye başladım. Elimde tuttuğum kavanozdaki 5 afacanla (solucan) bir o yana bir bu yana sallandım durdum.
(Beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Keyfim yerinde olduğunda dans ederim.)
Birazcık yorulduğumu hissettim. İşe koyulmak lazım diye düşünüp kavanozu masamın üzerine koydum. Odamın köşesinde büyükçe bir alan açıp solucanları koyacağım kutuyu yerleştirdim. İşim bittiğinde bir sigara yakıp “acaba atladığım bir detay var mı?” diye bakındım solucan evine. Yoktu.
Kavanozdan tek tek çıkardım solucanları her birine bir isim vererek solucan evine yerleştirdim.
“Metin”, “Gürbüz”, “Kerim”, “Sadi”, “Şaşkın”
***
Bir hafta kadar sonra biraz daha solucan almaya karar verdim. Bu kararı almamın sebeplerini kısaca anlatmak istiyorum. Solucanlar hayatıma girdikten sonra günlük hayatım deyim yerindeyse düzene oturdu. Artık erken uyanıyordum. Gece yarılarına kadar uyumayan ben saat 22’de yatağıma çoktan girmiş oluyordum. Dışarı gezmelerimi oldukça azaltmıştım ve en önemlisi kitap okumaya başlamıştım.
***
Köyden 15 yeni solucanla döndüm. Yeni solucanlara isim vermekte zorlandığım için her birine numara vermeye karar verdim.
Solucan Bir, Solucan İki, Solucan Üç….Solucan Yirmi.
***
İsimlerine alışmaları çok kolay oldu. Solucan Bir dediğimde Solucan Bir kafasını kaldırıyordu. Solucan Üç dediğimde Solucan Üç. 4. Günün sonunda solucan Onbeş dediğimde Solucan Onaltı’nın kafasını kaldırdığını fark ettim. Onaltı deyince de Onbeş tepki veriyordu. Bunların isimlerini değiştirmeye karar verdim. Bingi. Problem çözüldü bile!
***
Bir hafta sonra
İlk sayım günü gelip çatmıştı. Sırasıyla saymaya başladım.
Solucan Bir, Solucan İki, Solucan Üç, Solucan Dört, Solucan Beş, Solucan Altı, Solucan Yedi, Solucan Sekiz.
Tepki yok.
En baştan başladım.
Tepki yok.
Solucan Sekiz dediğimde hiçbir solucan tepki vermiyordu. Solucan Dokuzdan devam ettim. Bütün solucanları saydıktan sonra Solucan Sekiz’in hangisi olduğunu anlamıştım. Anlamadığım ise Solucan Sekiz’in neden tepki vermediğiydi. Gözlemlemeye başladım. Bütün bu solucanlar içerisinde en çok çalışan, en çok gübre veren solucan Solucan Sekiz’di.
Gözlem Çıkarımları bölümüne şu şekilde bir not düştüm.
Solucan Sekiz çalışkan bir solucan. Diğerleri biraz salla pati.