Epeydir görüşmediğimiz dostlarımız geldi geçenlerde… Bu kadar ara verince tabi, fiziksel olarak gösterdiğin gelişim/değişim can yakıcı olabiliyor. Özellikle kilo alınmışsa… Kilo almışsan “Ne bu, şişmişsin oğlum”; verilmişse de, “Ne oldu oğlum sana?” veya kilo alınca, “Ver oğlum bu kiloları”; zayıfsan, “oğlum biraz kilo al ya…” Sizin de başınıza gelmiştir.
Kadınlar daha farklı ifade ederler. Kilo almışsa arkadaşı, “Kızım dikkat et kendine! Ne olmuşsun böyle.” Eğer kilo vermişse, gözler kocaman açılır, hızlı hızlı “Söyle bakayım, ne yaptın da verdin bu kiloları?”
Sonra ardından gelsin diyet listeleri, egzersiz tavsiyeleri…
“Valla şekerim, önce limonlu su. İster ılık, ister sıcak ikisi de olur…”
“Ay valla ben hiç bir şey yemiyorum.”
“Her şeyi yiyorum ama kilo almıyorum canımın içi.”
“Aslına bakarsan ben filancanın diyet programını uyguluyorum.”
“Aaaa o adamın diyetini bir hanım arkadaş yaptıydı, yeminlen daha da kilo aldı.”
“Protein canım, protein yanına başka bir şey yaklaştırma!”
“Aaaa olur mu hayatım, karbonhidrat olmadan?”
“Yağ yeme tatlım, her şeyin başı yağ”
“Falanca yağsız olmaz diyor. Hem günde şu kadar kilometre yürümen lazım.”
“Diyor ama ne yağı? Tereyağ yiyin diyor, halis tereyağ mı kaldı?”
“Tereyağı yeme, mis gibi zeytinyağı ne güne duruyor?”
“Onun da sahtesini yapmışlar ayol, kime güveneceksin?”
“Balerinler bile makarna diyeti yapıyorlar. Ama hepsi incecik.”
“Yapıyorlar ama ne kadar kalori yakıyorlar çalışmada biliyor musunuz?”
“Gülten düşünsenize, balerinmişim… 89 kiloyum, nerde beni havaya kaldıracak çocuk? Beli kopar valla.”
“İnternette gördüm, 1 ayda 10 kilo verdiren bir liste varmış.”
“Ben de gördüm, ay öğle yemeğinde 10 gr et diyor. Kızım kim doyar onunla?”
“O diyetlerle sürekli açım diye geziyorsun ayol!”
“Egzersiz her şey canım. Yutup da (Youtube) bir kadın var onun hareketlerini her gün 20 dakka yap garanti 8 kilo veriyorsun.”
“Niye 8 kilo?”
“Bir arkadaşım yaptı oradan biliyorum. Kız, tam 8 kilo verdi. Yemeğini de yedi.”
Bu diyaloglar benzeri şekilde uzar gider. Kimse de tavsiyeyle kilo falan veremez. Gerçi, kısa bir süre önceye kadar, tavsiyeyle şekerleme gibi antibiyotik kullanılırdı.
“Bende eklem şeysi var, neler kullandım geçmedi. Arkadaş bir antibiyotik verdi. Şıp diye kesildi. Artık ne ağrım var, ne sızım…” Uzun uzun bu diyalogları yazmayacağım, hatırlatma yapayım istedim. Antibiyotik kullanımı reçete zorunluluğuyla biraz olsun kontrol altına alındı diyebiliriz.
Kilo vermeye gelince… Mutlaka doktor kontrolünde olmalı. Doktorların söylediği yapılmalı, eş dost tavsiyesinin değil. Endokrin uzmanının yönlendirdiği diyetisyenlerin programları uygulanmalı. Hatta egzersiz bile kafaya göre (veya internet bilgisine göre) değil, yine uzmanların verdiği programla uygulanmalı.
Sağlıklı günler, uzun ömürler…