Ölüm ve yaşam hali çok simetrik geliyor bana. Birbirine çok benzeyen iki mesele gibi sanki. Varsak varız, yoksak yokuz. Yoksak varız. Varsak yokuz. Gezegende kavramlarla birlikte hapis olmuşuz gibi sanki. Müebbet hapis cezası çeken bir mahkumun demir parmaklıklarla birlikte yatması gibi bir şey bu. Parmaklıktan bağımsız düşünülemez.
Güzellik Göreceli midir?
Günümüzde pek bir görecesi kalmadı doğrusu. Güzellikler genel olarak standartlar ve standartlara alışkanlıklar ile ilgili.
Güzel ve estetik kavramının göreceli olduğu son dönem 2005 falandı muhtemelen.
Kendi Dünyasından Çıkamayanlar
Üniversiteye geldiğimde çok hayret ettiğim bir durumla karşılaşmıştım. Sözüm ona aklı başında tipler çeşitli konular ile ilgili hiç onlara sorulmadan yargılamalar yaparken beni şoklara sürüklüyorlardı.
Metal Müzik bu konuların başında geliyordur. Muhtemelen toplam dinlediğim müziğin %60’ını oluşturan Metal Müzik (ki lise zamanlarımda %80-90 dı bu oran) ile ilgili “bu ne ya böğürtü” diyen sığ insanlarla karşılaşacağımı düşünmüyordum hiç üniversiteye gelirken. Karşılaştım ama! Bir sandalyeye bağlayıp sabah akşam CENOTAPH dinletmek istiyorum böyle insanlara. Sevmedikleri bir tarzı dinletmek gibi bir amacım olduğu için değil. Ön yargılı bir insan oldukları için. CENOTAPH’ın yanında böğürtü, gürültü dedikleri bir çok grubun ponçik kaldığını görmeleri için.
Eski Eski Eski
Lise zamanlarımızda yeraltında güzel dergiler vardı. Bunlar birkaç tanesini alırdım. Her ay karışık CD verirdi bu dergilerden birisi. MIND CRIME grubunu ilk orda dinlemiştim. “Ohaa Testament gibi” demiştim kendi kendime. Bu aralar KALT ekibinde bizleri güldüren Ozan Akyol’u o zamanlar Episode 13 grubu ile bilirdik. Kendisi bu aralar dirty minds takılsada o zamanlar “satanik” bir görüntüye sahipti. Bahadır Uludağlar diye birisi vardı. O ne oldu en çok onu merak ederdim.