Türkiye’nin gündemi baş döndüren bir hızla değişiyor. Şimdilerde saraya giden CHP’linin kim olduğu çok konuşuluyor. Söylentiler muhtelif. Kimi, “Hiç olmadı bu görüşme” diyor. İçeride ve dışarıda iyice sıkışan iktidarın oyunu deniyor.
Kimi topu Rahmi Turan’a atmış yazıklanıyor. “Yılların gazetecisine yakışmadı” diyor. Kaynağı kim olursa olsun, olayı iyice araştırmadan haberleştirmesi de eleştiriliyor.
“Müthiş Bir Haber”i ve gelişimini hatırlatayım. Bilmeyenler olabilir. 20 Kasım’da Rahmi Turan, Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinden bazı bilgiler paylaştı. Saraya yakın bir kaynağı, tekzip edilmesi mümkün olmayan bir haber getirmişti. 9 Kasım akşamı sarayda önemli bir konuk ağırlanmıştı.
Bu konuk, CHP’nin önemli bir ismiydi. Cumhurbaşkanı: “Türkiye’nin güvenliği için senin CHP Genel Başkanı olman gerekir.” demiş, CHP’li siyasetçi önce ses çıkarmamış, sonra itiraz eder gibi bir ifadeyle: “Engellerim var” şeklinde cevap vermiş…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise: “Düşün, karar ver. Memleketin iyiliği için bu gerekli. Ben de yardımcı olurum!” şeklinde cevaplamış. Rahmi Turan bu ismi bildiğini ve aradığını ancak ulaşamadığını söylüyordu ilk yazısında.
Ortalık karışınca ertesi gün 2. Yazı geldi. Buna göre bu kadar “gürültü” kopunca saraya yakın kaynağı işimi kaybederim korkusuna kapılmış. Rahmi Turan da “Ben de ona, söylediği ismi unutacağıma dair söz verdim.” diyor. O CHP’li kimse kendi ismini açıklamalıymış. O açıklamazsa bu sefer Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalıymış.
Rahmi Turan, saraya çıkan ismi bildiğini söylüyordu. Ulaşamamıştı. Daha sonra ulaştı mı acaba? Bilmiyoruz. Yazmamış çünkü.
Bir de çakıvermiş yılların gazetecisi: “Hiç umulmayan kişi ya da kişiler parti değiştirip karşı saflara geçebiliyor. Daha önce zehir zemberek sözlerle suçladıkları partiye kapak atıp, o partinin has adamı olan çok sayıda siyasetçi var.”
Kılıçdaroğlu ise konuk olduğu TV programında şu açıklamaları yaptı: “Ben şaşırmadım efendim. Doğrudur… CHP’yi nasıl dağıtırız diye çalışan ekipleri var.”
“… Okuduğumda ‘doğrudur’ dedim. İsim vermek istemiyorum.”
Sarayın iletişim başkanı Altun’dan gelen açıklama şu şekildeydi: “Sayın Cumhurbaşkanımızın ne Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ne de başka bir yerde böyle bir görüşmesi olmamış, söz konusu köşe yazısında geçen böyle bir diyalog gerçekleşmemiştir.”
Top bir o yana bir bu yana gidip geldi ve tekrar Rahmi Turan’ın kucağına düştü. Şimdi töhmet altında kalan kendisi. Kamuoyuna bir açıklama borcu var.
Haber yalanlansa da alıcısı bir hayli fazla. Kulislerde, yaklaşan CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun artık tek aday olarak kaldığı konuşuluyor. Saraya gitmemiş olsa bile karşısına bir rakibin çıkabileceğine kimse ihtimal vermiyor.
Şeytanın avukatı çok. İşte onlardan biri, bir arkadaşım şu cümleyi kuruverdi.
“Her muhalif hareketlenmede el freni işlevi gören, böyle mis gibi bir ana muhalefet lideri varken, Sayın Erdoğan niye başkasına ihtiyaç duysun ki?”
Vallahi ne cevap vereceğimi bilemedim. Belki bilen birileri vardır.