Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Pasaport Meselesi ve Kuş Kıskançlığı

Kuşlar kıskanılası yaratıklar. Uçuyorlar.

Kuşlar kıskanılası yaratıklar. Uçuyorlar. Mükemmel ötesi bir özellik. “Deniz altımda öyle geziniyorum” gibi bir cümle bile kuramıyoruz biz. Bunun olması için ancak uçakta olmalıyız. Uçakların penceresi ise çok küçük ve kalın. İnsana “izoleyim” hissini fazlasıyla veriyor.

Tarih bir şekilde sınırları çizmiş, ülkeleri ayırmış. Mağarada beraber yaşayan insan oğlu Türk, İngiliz, İtalyan ve Belçikalı diye ayrılmış. Dikkat ederseniz bazı ülkeleri tanımlarken Oralı şeklinde tanımlayabiliyoruz sadece. Acaba bir Belçikalı ben aslen neyim diye soruyor mudur diye düşünüyorum bazen. Bu sınırlar falan derken bazı milletler bazı milletleri tehlikeli bulmuş olsa gerek uluslararası kimikler falan çıkarmışlar. Aslında tehlikeyle pek bir ilgisi yok gibi duruyor ama kafanıza göre gidemiyorsunuz. En azından Türk olunca uğraşmanız gereken bir sürü angarya giriyor işin içine. Türklük meselesini kafasına hiç takmayan özgürlükçülere bile sınırı geçer geçmez Türk diyiveriyorlar.

Bu pasaport işini her kim çıkarmışsa bir mantık hatası yapmış. Pasaportu insanlık olarak biz çıkarttık madem bizim bunu kuşlara falan uygulamamız lazım. Atıyorum bir leyleği ele alalım. Kafasına göre o ülke senin bu ülke benim geziyor. Kıtadan kıtaya savruluyor deyim yerindeyse. Sanki pasaport meselesi leyleklerin ortaya attığı bir şeymiş gibi yaşıyoruz biz de. Kendi çıkardığımız kurallardan bizzat kendimiz müzdaribiz. Bu pek hoş bir şey değil.

Sanat Aşkı vs Aşk Sanatı
Hangisinde iyi olduğunu bilmesi lazım bir insanın. İkisinde aynı anda iyiyse eğer bu büyük avantaj. Kendisini değerli bulmalı böyle insanlar. Bazıları ise karıştırıyor meseleleri. Mesela sanat aşkı olan birisi var diyelim bu aşk bazen onu bambaşka yerlere sürüklüyor. İçinden geldiği gibi davranamıyor. Kim mi? Hepimiz. Biz. İnsanlar. Pasaport icat edip kuşlara değil de kendimize gezinmeyi haram edenler.

 İnsanlara Kayyum Atanması Meselesi
Kayyum meselesine “budur” diyebileceğim tek şekil muhtemelen bu olurdu. Düşünsenize bir sabah kapı çalıyor. Açıyorum. “Merhaba. Vapur Bey galiba” diyor birisi. Muhtemelen bu kadar şapşap olmuyordur kayyumlar ama benim düş gücüm onları sert tipler olarak betimlememe müsait değil. “Evet” diyorum. “Ben Vapur.” Beni süzüyor bir süre sonra boğazını temizleyip giriyor lafa “Vapur Bey size kayyum olarak atandım. Bir süre vücudunuzun, düşüncelerinizin ve düşlerinizin yönetimi bana geçecek. Merak etmeyin kalıcı değilim. Siz kendinizi toparlayınca tekrar görevinizin başına geçersiniz” derin bir nefes alıp sıcak bir gülümseme atsam ben de. Sonra desem ki “Tabi tabi. Memnuniyetle yalnız tek isteğim var. Düşlerimde kayyumlar şapşal insanlar. Geldikleri yere huzur getiren işleri yoluna sokan insanlar. Ona dokunmayın lütfen. Buyrun girin.” Hafif kenara çekilsem. Kayyum adım atmaya hazırlanırken son bir defa bana baksa ve şöyle dese “Müsadenizle…”

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech